Sokaklarda Serseri Şiddeti
Kerim Toslak
İstanbul Ümraniye’de Şeyda Yılmaz isimli polis memurunun, motorsiklet hırsızlığı suçundan aranan, 26 suç kaydı bulunan, 19 yaşında bir sokak serserisi tarafından şehit edilmesi, dikkatlerin yeniden eğitime çekilmesine neden oldu. Haklı olarak; "bunlar hangi ortamda yetişiyor? Niye ıslah edilemiyor? O kadar suç kaydı olmasına rağmen niçin içerde değil de sokaklarda suç işlemeye devam ediyor ? Bir polisin silahını kaparak, çiçeği burnunda bir polis memuresini şehit edecek kadar cüreti ve silah kullanma becerisini nerede nasıl öğreniyor? Ve benzeri sorular kafaları meşgul ediyor.
Üstelik Şeyma polisin şehit edilmesi tek örnek de değil. Yani olayın faili Yunus Emre Geçti tek değil. Her şehirde onlarca potansiyel Yunus Emreler var. Asıl tehlike de burada. Hatta son bir haftalık yazılı ve görsel medyaya bakıldığı zaman sokaklarda benzer olayların bir hayli fazla olduğu görülür. Örneğin aynı hafta; "Kastamonu’nun Cide ilçesinde otomobille drift yaptıkları sırada kendilerine müdahale eden polis ekibine silah çeken, çıkan arbedede ise 3 polisi yaralayan iki şüpheli gözaltına alındı." "Ankara'da Dur ihtarına uymayan 2 kişi polis ekiplerine ateş açtı. Polislerin de savunma amaçlı açılan ateşe karşılık vermesi üzerine, saldırganlardan biri öldü." Devletin elinde silahı olan polisleri için güvenli olmayan sokaklar doğal olarak vatandaş için de güvenli olmaz.
Sokaklarda şiddetin, mafyavari saldırıların ve şiddet olaylarının artmasının, mala, cana, ırza, namussa yönelik tacizin, tecavüzün çoğalmasının tek sorumlusu olarak eğitimin ve eğitimcilerin görülmesi büyük bir yanlıştır. Böyle bir yanlış bu toplumsal yaraya yanlış teşhis koymak demektir. Yanlış teşhis demek, yanlış tedavi demektir. Bu da bu sorunun çözülmesi yerine, kronik hale gelmesin ve yaranın derinleşmesi demektir.
Elbette eğitimin ve eğitimcilerin sorumluluğu yok demiyorum. Onların payına da düşen önemli sorumluluklar var. Ama onların dışındaki nedenleri ve sorumluları görmezden gelip sadece eğitim ve eğitimcileri sorumlu görmenin yanlışlığına dikkat çekmek istiyorum.
O zaman bu toplumsal yaranın nedeni ve sorumlularını doğru şekilde ortaya koymak gerekir ki doğru tedavi yöntemi de ortaya konulabilsin. Konunun boyutlarının gazete köşesinde yazılacak bir yazıya sığmayacak kadar derin ve geniş olduğunun farkındayım. Ancak bu sorunun diğer nedenleri ve sorumlularının da bilinmesi, çözüm için çok önemlidir.
İlk eğitimin de başladığı, terbiyenin, güzel ahlakın, sevginin, saygının öğretildiği, karakterin şekillendiği yer ailedir. Onun için birinci derecede sorumlu aile kurumudur. Aileyi koruyamazsak yukarıdaki problemin tedavisi oldukça zordur. Parçalanmış aile yapısı, çokça şiddete başvuran eğitimsiz anne babalar, parçalanmış ailelerde sağa sola çekiştirilen, huzurlu bir aile ortamından yoksun, sevgisiz büyüyen, doğru dürüst aile terbiyesi alamayan çocukları okulların eğitmesi çok zordur. Onun için öncelikle aile önemlidir. Korunması gerekir. Korunması gerekir dedikçe de yapılan düzenlemeler, korumak yerine daha çok tahrip ediyor. Ayrıntıya girmeye gerek yok. Sadece yıl yıl boşanma oranlarına bakmak, ya da sosyal hizmetlerin korumasına teslim edilen çocuk sayılarına bakmak yeterli.
Bir diğer husus şiddete ve kabadayılığa özendiren, yasadışı çetelerin normalmiş gibi anlatıldığı TV dizileri. Okul sıralarına bir göz atılsa bahsettiğim TV dizilerindeki repliklerin çoğunun, tahrip edilme pahasına sıralar kazındığı görülecektir.
Sosyal medya ve bilgisayar bağımlılığı. İnternet ortamında oynanan, şiddeti özendiren bilgisayar oyunları.
Yasal boşluklar ve yasal düzenlemelerin yetersizliği. Yirmi altı suç kaydı olan birisinin yenilerini eklemek üzere sokaklara salınması haklı olarak eleştiriliyor. Ancak bunun sorumlusu ne emniyet güçleri ne de yargıdır. Bunlar ellerindeki yasal düzenlemelerin uygulayıcısıdırlar. O zaman yasa koyucuların da yasal düzenlemeleri doğru yapması gerekir.
Uyuşturucu kullanımının önlenemeyişi: Önlenemeyişini bırakalım, gittikçe yaygınlaştığı gibi, portföyüne adını yeni yeni duyduğumuz, çok daha tehlikeli ve zararlı türlerin de eklendiğini görüyoruz...
Sadece eğitimcilerin değil herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gereken konular.
Anamur / Mersin