'Her nefis ölümü tadacaktır'
Kerim Toslak
Son iki haftadır özel durumumdan dolayı yazı yazamadım. Tabi ki bu süre zarfında da önemli olaylar oldu. Dünya dönmeye, hayat akmaya, hayır ve şer işlenmeye devam ediyor. Şairin dediği gibi; "Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir."(Necip Fazıl/Sakarya Türküsü)
Aslında söz konusu şiirde konu insandır. Rabbimin yer yüzünde kendisine "Halife" olarak misyon yüklediği, "eşref-i mahlukat" (yaratılmışların en şereflisi) diye nitelediği ancak kendisine yüklen misyonun bilincinden habersiz, tersine davrananların da "esfeli safilin" (aşağıların aşağısı) ya da "belhüm adal" (hayvanlardan daha alçak) diye nitelendiği varlıktır insan.
Her insan için bu dünyada misyonunu işlemek üzere ömür denilen bir süre tanınmıştır. Bu süreyi en şerefli olarak ya da aşağıların aşağısı olarak tamamlayıp gitmek kendisine kalmıştır. Neticede "Her can ölümü tadacaktır. Sonra döndürülüp bize geleceksiniz." (Ankebut Suresi/57.Ayet) Ayeti Kerime hayatın en önemli gerçeğini bizlere hatırlatmaktadır.
Herkes bu dünyada gelip geçici/ konup göçücüdür. Ondadır ki yalan dünya denir.
Önemli olan gök kubbede hoş bir seda bırakıp gidebilmektir. Yaratan Rabbimizin huzuruna hesap vermek üzere döndürüldüğümüze de yüzümüz ak olarak varabilmektir.
Son haftalarda biri benim özelim, diğer ikisi de eminim ki ülkemizde herkesin ilgisini çeken ölümler yaşandı. Şimdilik özelimi yazı sonunda konu etmek üzere bir kenara koyalım.
Hepinizin bildiği gibi diğerlerinden biri Gazze direnişinin sembolü ve Lideri Yahya Sinvar'dır. Diğeri de Yahya Sinvar'ı Şehit eden terörist organizasyonun büyük ortağı ve asıl faili ABD nin emrine girmiş, Siyonist İsrail'i dost bilmiş, ülkemiz gençlerini kandırıp, şer cephesinin hizmetine amade kılıp, casusluk yaptıran, darbeyle ülkemizi ABD/ İsrail kuklası bir devlet haline getirmeye çalışan, hoca kılıklı Fetullah Gülen.
Birisi gök kubbede hoş bir seda bıraktı. Terörist ABD/Siyonist soykırımcı şer güçlere karşı yiğitçe vuruşa vuruşa Şehadet şerbetini içerek gitti. Ömrünün en güzel yıllarını Siyonist zindanlarında her türlü işkenceye rağmen, teslim olmadan, boyun eğmeden, dini, imanı ve özgürlüğü için, ümmetin çiğnenen namusu, aşağılanan onurunun izzeti için şehadet yolunu seçti. Kendisinden sonrası için yürüyeceklere şerefli bir yol, örnek alınacak bir hal bıraktı. Bakışlarıyla kafirlerin yüreğine korku salan, "ölümsüzlüğü tattık biz ne yapsın ölüm" diyen iki göz, elinde tesbihle yürüyüşyle, boyun eğmeyen, eğdirilemeyen bir yiğidin duruşuyla kendinden sonra gelecekler için güzel bir iz bırakarak gitti Rabbine. Yahya Sinvar; "hayata en çok korktuğum, hastalanıp yatakta veya bir kaza sonucu ölmek yerine, en büyük arzum Şehid olmak" dediği arzusuna kavuştu. Rabbim rahmet deryasına gark eylesin.
Öbürü için çok söze gerek yok. Dedik ya oluklar çift birinden nur akar birinde kir. Kir akan bir oluktu. Çağdaş 'Bel'am' lığa heveslenen birinin Gök kubbede bıraktığı "Samiri'nin buzağısının" böğürtüsünden başka ne olacak. Aşkla şefkle hizmet ettiği çağdaş firavunların ülkesinde bir çukuru doldurdu. İnşaallah peşine takılıp halâ akıllanmayıp gidenler varsa ibret alırlar.
NOT
Yukarıda "özelim" diye ifade ettiğim konuya gelince; beni ve kardeşlerimi kırk elli yıl öncesinin şartlarında okutup, vatana, millete hayırlı birer evlat olarak yetiştiren Babam HALİL TOSLAK'ın dar-ı bekaya irtihalidir. Vefatı öncesi BEYHEKİM ARAŞTIRMA HASTANESİNDE bir aya yakın tedavi süreci yaşandı. Bu süre zarfında tedavi gördüğü Göğüs bölümü doktorlarından servis görevlisi hemşire ve temizlik görevlilerine kadar hepsine teşekkür ediyorum. Uzaktan yakından bizzat gelerek cenazesine iştirak eden, evimize gelerek, telefonla arayarak, sosyal medyada yazarak, gazetede taziye mesajı yayınlayarak acımızı paylaşan tüm dostlara teşekkür ediyorum. Rabbim cümlemizin vefat edenlerine rahmet eylesin.
Selçuklu/ Konya