Kerim Toslak

Futbolda Ve Siyasette Jübile 

Kerim Toslak

Futbolda ve siyasette jübile zamanı geldiğinde,  jübile yapabilmek büyük bir maharettir. Başarının zirvesini gördükten sonra düşüş başladığı anda bu işi bırakmak gerek. Böyle yapıldığı takdirde zirvedeyken gönüllerde kurulan tahtta yerini korumaya devam eder. Yoksa zirveden düşmeye başladıktan sonra insan, gönüllerdeki yerini de tahtını da kaybeder. Bu iş siyasette de futbolda da böyledir.

Avrupa futbol şampiyonasında Portekiz'in Slovenya ile oynadığı son maçta, Portekiz'in efsane oyuncusu Ronaldo, penaltıyı kaçırınca bunları düşündüm. Niyesini bilmiyorum ama Ronaldo'nun gözyaşları içimi acıttı. Hatta maçın devamını izleyemedim. Belki de şehir efsanesi olduğunu bildiğim halde, Ronaldo'yu Filistin destekçisi olarak lanse eden sosyal medya ve bir kısım basınımız sayesinde gayri ihtiyari oluşan sempatiden kaynaklanmış olabilir. Sonradan öğrendim, uzatmalardan sonra penaltı atışlarında Portekiz'in tur atladığını. Ronaldo efsane bir oyuncu idi. Zaman zaman Arjantinli Maradona'nın veliahtım dediği Messi ile yarıştırılır idi. 41 yaşında hala Portekiz milli takımında önemli oyuncu. Penaltıyı kaçırdıktan sonra Portekiz milli takımı Avrupa Kupasına veda etseydi sanırım efsane oyunculuğu büyük yara alırdı. Elbette futbolda 40 yaş üstü oynayan sadece Ronaldo değil. Futbolla ilgilenen benim yaşımdaki birçok kimse, Kamerun'un efsane oyuncusu Roger Milla'nın 40 yaşı geçtiği halde, Dünya kupası maçlarında neler yaptığını hatırlar. Hatta 46 yaşında iken, Dünya Kupalarında oynayıp gol atmış en yaşlı oyuncudur.

Her şeye rağmen ben, efsane oyuncuların zamanı geldiğinde başarılarının zirvesinden aşağıya doğru yuvarlanmaya başladıklarını anladıkları anda,  jübilelerini yapmaları gerektiğini düşünürüm. Yoksa alt liglere düşüp de "altın adını pula çevirmenin" gereği yok. Yani futbolda jübile yapma becerisi önemli bir beceridir.

Sadece futbolda değil siyasette de vakti geldiğinde jübile yapma becerisini göstermek her siyasetçinin harcı değil. Elbette bu beceriyi gösterebilen siyasetçiler vardır. Örneğin Almanya'nın başarılı kadın siyasetçisi Angela Merkel bu konuda örnek gösterilebilecek bir siyasetçidir. Ancak Amerika'da iki siyasetçi var ki çoktan evlerindeki köşelerinde azrail'in gelmesini bekleyecekleri yerde, ABD'nin ve Dünyanın başına bela olmak ya da İsraili bela etmek için yarış halindeler. Biri 82 yaşında bir bunak, biri 78 yaşında bir sapık. Jübile törenleri ile cenaze törenlerini birleştirmeye niyetliler. 89 Yaşındaki Filistin'in yolsuzluğu ve yüzsüzlüğü konuşulan kukla devlet başkanı Mahmut Abbas bu yarışta açık ara önde.

Bizde bu konuda rekor, 1972 yılında 88 yaşında iken yapılan kurultaya da, beklediği oyu alamayan CHP Genel Başkanlığından istifa ederek yerini  Bülent Ecevit'e bırakıp jübilesini yapmak zorunda kalan İsmet İnönü'de. Sonraki liderlerin bi çoğu da ya seçilememe veya sağlık nedenleriyle ya da ecel gelmesiyle meydanı siyasetten çekildiler. Gönlüne sine sine kendi istek ve arzusuyla "yoruldum artık, bu kadar yeter, biraz da hayatımı yaşayayım ya da torun torba seveyim" deyip, siyasette liderlik serüvenini bırakma geleneği yok demek ki.
Bu siyaset de futbol da ne menem bir şey ki, bulaşanı kolay kolay bırakmıyor. Haydi futbolu anlıyorum da siyaseti bir türlü anlayamadım vesselam.

Selçuklu/Konya

Yazarın Diğer Yazıları