Kerim Toslak

Enflasyon

Kerim Toslak

Başlığı görünce ekonomi konusuna el attığımı falan sanmayın. Peşin peşin yazayım, ekonomist falan değilim. Ancak bu enflasyon konusu devletten maaş alan memur, işçi emekli v.b her vatandaş gibi beni de alakadar ettiğinden ilgimi çekiyor. Zira aldığımız maaşlarda her altı ayda bir verilen artış miktarlarının belirlenmesinde enflasyon denilen şey etkili olunca, illaki kapsama alanımıza giriyor. 

Bu enflasyon denilen şey,  piyasalardaki genel olarak her mal ve hizmetin fiyatlarının artmasıymış. 

Hatta TÜİK diye bir kuruluş varmış. Bu enflasyonu denilen şeyi onlar hesaplıyormuş.

Nasıl hesapladığı konusunda da ser verip sır vermezmiş. Birde bu enflasyonun sepeti bile varmış. Sepetine neleri doldurduğunu pek bilen yokmuş. Zaman, zaman hesaplamalarından memnun olanlar ve olmayanlar olurmuş. O yüzden ENAGrup diye bir grup dahi enflasyon hesaplar olmuş. Bunların sepetiyle ve hesaplarıyla TÜİK'in hesapları pek bir birine benzemiyormuş.

Ekonomi için bir illet midir, yoksa bir nimet midir, pek bilemedim. Çünkü bazılarına göre hiç enflasyonsuzluk da iyi birşey değilmiş. Birazcık olması gerekirmiş. Tam "azı zarar çoğu karar" demeye getiriyorlar. Tabi enflasyon arttıkça maaşlar da artıyor. Maaşlar arttıkça paramız çoğalıyor. Paramızın üstündeki sıfır da çoğalıyor. Bir zamanlar sıfırlar o kadar çoğaldı ki, paralarımızdan altı tane sıfırı atmıştık. Yaşları otuz üstü olanlar bilirler. Hatta biraz daha yaşlı olanlar bu duruma pek uyum sağlayamadıklarından, eski para ile veya yeni para ile diye fiyat ifade edince ya da binleri milyon veya milyar diye ifade edince, gençlerin kafası hepten karışıyor. 

Dün elime bir kitap aldım. Yirmi beş sene önce, belli ki çalıştığım okulun bulunduğu kasabanın belediye otobüsünde, gidip gelirken okumuşum. İki adet yırtılmış bileti, kitabın sayfaları arasına ayraç olarak koymuşum.  Biletlerin üzerinde 150 000TL rakamını görünce, kendim bile inanamadım.

Şimdilerde bizim gibi hazineden veya emekli sandığından alacağı maaşla hayatını idame ettirenler, dört göz ile haziran ayı enflasyon oranının ne kadar olacağını beklerler.  "Aman TÜİK, yaman TÜİK, sepetini iyi doldur, yap bize bir kıyak TÜİK" derler.

İşte benim enflasyonla olan ilgim ve alakam işin bu noktasında. Yoksa ekonomist falan değilim. Ekonomi bilir gibi ahkam kesip, kimsenin kafasını karıştırıp da ekonomisini bozmak istemem.

Bir de biz, bu "enflasyon" kelimesini bir şeyin ortalıkta gereksiz fazlalığını ifade için kullanırız. Mesela "ortalıkta başıboş sahipsiz sokak köpeği enflasyonu var" cümlesinde olduğu gibi. (Laf aramızda bu enflasyon da ekonomideki kadar yıkıcı, yaralayıcı hatta öldürücüdür.) Bu kullanım mecazi bir kullanım olsa gerek. 

Her nerede kullanılırsa kullanılsın, bu kelime bende iyi bir intiba bırakmıyor.  "Kanser" kelimesini çağrıştırıyor. Onun için vaktinde zamanında her ne tedbir alınacaksa alınması gerekiyor. Ortaokul yıllarımda "Kanser Haftası" süresince okulun hoparlöründen anons edilen bir slogan vardı; "Kanserden korkma, geç kalmaktan kork" diye. Bu slogan, gerek ekonomideki enflasyon, gerek sahipli-sahipsiz köpek enflasyonu ile ilgili tedbirler için de geçerli olmalı. Ben bu kelimeden hoşlanmıyorum vesselam.

Selçuklu/KONYA

Yazarın Diğer Yazıları