Kerim Toslak

Bıktık Gereksiz Tartışmalardan !

Kerim Toslak

Ne İsrail, ne ABD, ne İngiliz, ne Çin.... Hiç birisi bizi yiyemez. Biz bir birimizi yeriz. Bir birimize yeteriz. Elin gâvuruna gerek yok.
Geçtiğimiz Pazar akşamı miraç kandiliydi. Her sene olduğu gibi bu yıl da başta sosyal medya olmak üzere bir çok yerde isra ve miraç tartışılmaya başlayınca böyle düşündüm.

Bizi bir birimize düşürecek o kadar ciddi ve önemli görüş ayrılığı konularımız var ki her biri bir birimizi yiyip bitirmemize yeter(!)
Peygamberimiz miraca bedenen mi çıktı, ruhen mi çıktı? Kandil geceleri diye kutlanan geceler var mı, yok mu? Bu gecelerde ne yapılacak, hangi dualar okunacak? Bu gecelere özel kılınacak namazlar var mı? Kaç rek'at olarak kılınır? Hangi sureler okunur? Bu gecelerde Kur'an-ı Kerim okunur mu? Kur'an-ı Kerim'in mealini okumak caiz mi? 

Bunlar çok önemli gündem konularımızdı  geçen hafta. Maâl- esef hepimiz "asr-ı saâdet" hayali kursak da bir ve beraber olmayınca, en azından bir birimizi dinleyip anlamak, anlayış ve sayı göstermek yerine, didişme ve kavgayı tercih edince hayaller "asr-ı fitneye" dönüşüyor.

Bir de kronikleşmiş tartışma konularımız vardır zaten. Senelerdir devam eder. Gelenekçiler, moderinistler(!) Hadisçiler- Kur'ancılar (ya da mealciler). Ehli sünnetçiler, selefiler, tasavvufçular ve  tasavvuf karşıtları v.b.…

Bu zamanlara özgü bir birine rakip, bir birinden taraftar ayartma derdinde olan paritler, bir biriyle hayırda yarışması gerekirken bir birini kötüleyen, çelme takan, tarftarlarını yolunacak kaz gibi gören, holdingleşmiş, irili ufaklı din istismarcısı cemaâtler....(Dürüst ve gerçek hizmet yolunda olanları tenzih ediyorum)

Siyasi, itikadi ve fıkhi mezheplerimiz de vardı. Onlarla ilgili belli bir mesafe almış, akmış durulmuştuk. O konuları geride bırakmış, birileri alttan alta kurcalayıp ateşlemeye çalışsa da herkes mevzisine çekilmişti. Ara sıra ihlal olsa da ateşkes devam ediyordu şimdilik. (Gerçi Suriye'de milyonların katliamı için kullanılan argüman şiilik ve sünnilik olarak bilinen mezhebi farklılıktı.)

Görüş farklılıkları olması değil derdim. Elbette farklı görüşler olabilir. Farklı düşünenler olabilir. Bu farklı düşüncelerin tartışılmasında kullanılan dil ve üslup rahatsız edici. Kendisi  gibi düşünmeyeni dışlayan, hakaret eden, tekfir eden, aşağılayan analayış ve bu farklılıkların düşmanlık boyutuna taşınıyor olmasını, kin ve nefret tohumları saçıyor olmasını  tehlikeli buluyorum.  

Bir birimizle didişmek gib, bunca mühim meselelerimiz varken, bir de Filistin, Gazze, Doğu Türkistan v.b. meselelerle mi uğraşacağız(!) 

Allah:" Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz "(Ali İmran Suresi -1O3 Ayet) buyuruyorsa da herkes kendi tuttuğu yolun Allah'ın ipi olduğuna inanıyor.
Ya da Allah'ın (cc) şu ayetteki hitabının kendileri olmadığını düşünüp ellerindekiyle övünüp  yollarına devam ediyorlar.
"Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile sevinmektedir." (Rûm Suresi 32. Ayet)

Bu durumda bizim için yapılması gerken şey Rabbimizin şu ayetine kulak vermek ve ona göre bir duruş ortaya koymaktır her halde.

"Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir." ( Enam Suresi-159. Ayet)

Gölbaşı/ Ankara

Yazarın Diğer Yazıları