Kerim Toslak

Adamlar Suriye'yi De Seküleştirme Derdindeler!

Kerim Toslak

Adamların zoruna bak. Bütün dertleri, çabaları "Müslüman mahallesinde salyangoz satmak." Hal böyle olunca da iktidar yüzü görmüyorlar. Ana muhalefet lideri bir kaç ay önce  iktidara geldiklerinde " bir litre rakı fiyatını da140 ₺ ye düşüreceklerini söyleyerek fakir fukara için çok önemli bir derdi dillendirmişti(!) Hakkını yemeyelim fakir fukaranın ihtiyaç duyduğu daha bir çok temel  ihtiyaç maddesini de ucuzlatacaklarını söylemişti.  Belli ki rakıyı da onların içinde çok önemli toplumsal bir ihtiyaç maddesi olarak görüyordu.

Bu zihniyet yaklaşık 30 sene önce Refah Partisi bir çok belediyeyi kazanınca içki içilen yerlerin derdine düşmüştüler. Bir de Manukyangillerin işlettikleri yerlerin akıbetini dert ettiler. Eyvah! Bu Refahlılar oraları kapatırsa bizler ne ederiz, endişesiyle yeni seçilen başkanlara  her basın toplantılarında gazeteciler dert ettikleri bu önemli (!) konularla ile ilgili sorular sormaya başladılar. Bir taraftan da kadınlara erkeklere ayrı otobüslerle haremlik selamlık uygulaması yapacaklar dedikodusu yayarak halkı teyakkuz durumuna geçirmenin derdindeydiler. 

Bir televizyon programındaki tartışmada Urfa'dan RP den Belediye Başkanı Seçilen, İbrahim Halil Çelik tarafından kapatılan, fuhuşhanenin kapatılmasına karşı çıkıp ısrarla açılmasını isteyen o dönemin SHP Şişli Belediye Başkanı Bayan'a verdiği cevap hafızalarda halen yerini koruyor. "İlk sermayesi siz olursanız açarım." Aynı siyasi görüşü benimseyen bir başka komedyen artist de yine bir TV programında, kaybettikleri seçim sonuçlarının sebeplerini tartışırken "RP’li belediyeler kerhaneleri kapattı diye hepimiz kerhaneci olduk, kerhaneleri savunuruz" diyerek içlerine düştükleri trajik komik durumu anlatmıştı.
O günlerde o zihniyet, RP iktidarında  "günah işleme özgürlüklerinin ellerinden gideceği" korkusunu bütün televizyon tartışmalarının bir numaralı konusu yapmışlardı. Dinin haram ve helal kurallarının kendilerine dayatılacağı endişelerini abartarak gündemde tutuyorlardı.

Elbette kimsenin günah işleme özgürlüğüne, dayatmalarla karışılmasını istemeyiz.  O gündür bu gündür kimsenin karıştığı da yok. Ancak günah işleme özgürlüğü dedikleri bu yaşam biçimi, şu veya bu şekilde senelerce toplumun bir kesimine dayatıldı. Başörtülü kızların başını açmak için ikna odaları kuruldu. Okullara sokulmadı. Hatta bütün ülke nerdeyse kamusal alan ilan edilip sokaklara bile çıkmalarına tahammül edemez oldular. Cuma namazına giden öğrenciler, ayıp bir şey yapmış gibi gazete ve TV lerde afişe edildiler. Okullarda bile senelerce  öğretmenler günü yemeği, yok dayanışma yemeği, bilmem  ne yemeği diyerek içkili mekânlarda düzenlenen yemeklere öğretmenleri katılmaya zorladılar. Katılmayanalar, idareciler tarafından farklı şekillerde yaptırımlarla karşılaştılar. En hafifiyle mobbinglere muhatap oldular.

Şimdiye kadar Esat'ı destekledikleri yetmemiş gibi, aynı zihniyet Beşşar Esat sonrası Suriye'nin derdine düştüler. Ne Suriye'deki Esat'ın hapishanelerindeki işkenceleri ne katliamları, ne toplu mezarları adamları o kadar ilgilendirmiyor.

Tek dertleri, Suriyelilerin de günah işleme özgürlükleri elden gidecek mi? Ortadoğu'nun tek seküler ülkesi de düşmüşmüş. Acaba insanların özel hayatına müdahale edilecek mi? Gece hayatı olacak mı? Bar, pavyon, gece kulüpleri kapanacak mı? İçki içilmesi ve satılması yasaklanacak mı? Kadınlara kıyafet dayatılacak mı? Benzeri soruları, benzer zihniyetteki gazeteciler TV lerde dillendirirken,  bir taraftan da ulaşabilen yerli ve yabancı gazeteciler Suriye'nin yeni  liderlerine sorup duruyorlar. Allah'tan ki liderler onların tuzağına düşmüyorlar.

Selçuklu/ Konya

Yazarın Diğer Yazıları