
Vatandaş Güvenmek İstiyor
Kerim Küçüksarı
Son zamanlarda döviz kurlarındaki dalgalı ve hızlı yükselme bir kesimin hızlı zenginleşmesini sağlarken, bir diğer kesimin de hızlı fakirleşmesine neden oldu. Fakirleşen kesim herkesin malumu olduğu için, bu kesimin kimler olduğunu artık saymaya gerek olmadığını düşünüyorum. Ülke olarak bir dar boğazdan geçiyoruz.
Son altı ayda neredeyse tüm kalemlerde fiyatlar ikiye, üçe katlandı. Vatandaşın alım gücü iyice düştü. Yaşanan süreç toplumun fakirleşen kesimi için, öngörülebilir olmaktan çıktı. Asgari ücret ve emekli aylığı artışından bahsediliyor, verilecek artışlar şimdiden yapılan zamlarla zaten alınmış vaziyette. Uygulanacak maaş iyileştirmeleri yaraya merhem olmayacağa benziyor.
Danışmanlar bilgiyi sokaktan toplamalı
Yaşadığımız süreç hep böyle mi gidecek? Elbette ki hep böyle gitmeyecek. Bu durumların üstesinden de gelinecek. Uzun yıllar yardım kuruluşlarında gönüllü ve profesyonel düzeyde çalışmış biri olarak, yöneticilere öneriler sunan, konuşma metinleri yazan danışmanların, makam araçlarından inerek halkın arasına karışmalarını öneririm.
Ankara’da Karapürçeğe, Çubuğa, OSTİM’e, Sincan’a giden işçi, öğrenci taşıyan dolmuşlara, otobüslere, metrolara sabahın erken saatinde ve mesai saati bitiminde binin. Halkın arasına karışın ve onların arasında kaybolun. Onlardan biri olarak gıda fiyatlarını, ev kiralarını, çocuklarının eğitim masraflarını, kısaca temel düzeyde yaşamını idame ettirmesi gereken alanlara ilişkin yaşadıklarını anlattırın. Öğrencilere geleceğe ilişkin düşüncelerini sorun, ideallerini, hayallerini ve yaşadığı gerçekleri sorun. Sokaktan, halkın arasından topladığınız bu bilgileri bağlı olduğunuz yöneticilere iletin ve doğru kararlar almalarını sağlayın.
Sokaktan gelen doneleri alan yöneticilerin de, uluslararası piyasaları okuyarak, bir yıllık, beş yıllık, on yıllık öngörülerde bulunması gerekir ki olaylar başımıza geldikten sonra aksiyon almayalım.
Güveni sağlayın
Yönetim anlayışınız her dönemde geçerli olan ilkelere dayansın. Bunların başında hangi düzeyde olursa olsun bir yöneticinin başarılı olabilmesi için kalifiye insan kaynağına sahip olması gerekir. Söz konusu ilkeleri de şu şekilde sıralayabiliriz; İnandığı değerlere uymak, yöneticiliği geçim kapısı olarak görmemek, ehliyetli insanları işbaşına getirmek, teftiş, İstişare, eleştiriye açık olmak, halka iyi davranmak ve adaleti tesis etmek. Bu ilkleler sağlıklı uygulanırsa problemlerin asgari düzeyde olmasını sağlayacaktır.
Şu husus bilinmelidir ki; “geri kalmış devletlerle gelişmiş devletler arasında, bir avuç yetişmiş insan farkı vardır. Bu bir avuç insanı terazinin hangi kefesine koyarsanız o kefe ağır gelir.”
Millet devletine güvenmek istiyor
Ortalama zekaya sahip olan tüm vatandaşlar etrafta cereyan eden olayları okumaya çalışıyor. Bir de nüfusu on dört milyona dayanan gençler var ki, bırakın etrafındaki olayları, dünyada neler olup bitiyor sorguluyor.
Zekâları çok kıvrak. Soruyor ve sorguluyor. Onlarında sorularını çözüme kavuşturmalı, gönüllerini almalı ve onlarla birlikte yol yürümeliyiz.
Bürokratlarımızın çok hızlı zengin olduğunu, mahallelerini, evlerini, arabalarını değiştirdiklerini görüyorlar. Maaşlarla bu kadar lüksün yaşanamayacağını, komisyonunu almadığı işi kimsenin yapmadığını gençler bildiği gibi, cümle âlem de biliyor. Devletten beklentileri devletin sıkı bir denetim mekanizması kurarak hesapsız zenginleşen memuru ve bürokratının bu kadar malı mülkü nereden aldığını, kaynağını sorgulamalarını ve hak etmedikleri malların devlet tarafından geri alınmasını ve bu sorumsuz kişilere gerekli cezai yaptırımların verilmesini bekliyor. Vatandaş devletinin adaletine inanmak istiyor.
Devletteki asli işi vatandaşın sorunlarını çözmek olan memurlarımızın, bürokratlarımızın, vatandaşa zorluk çıkarmamasını, sorunlarını beklentisiz çözmesi gerektiğini düşünüyor.
Anadolu irfanına sahip bu milletin dedeleri, fakir fukaranın hakkı geçer diye kılı kırk yarardı. Bu milletin torunlarına ne oldu? Anadolu irfanı ne ara kayboldu? Bütün bu olanları akıl almıyor! Büyüklerimizin “ oğul devlet maişet kapısı değil, millete hizmet yeridir. Maişet endişen varsa devletin makamlarını işgal etme, ticaretini yap” öğüdü ne ara unutuldu?
Bu gün hesap ödemenin, elini taşın altına koymanın zamanıdır.
Bir kesim var ki bugün iyice lükse alıştı. Bu konforlu alanını terk etmek istemiyor. Ama piyasa bu konforu, lüksü kaldıracak durumda değil. Anadoluda bir söz vardır, “açlık kapıdan girince, iman pencereden çıkarmış” işte böyle bir zamanı yaşıyoruz.
Eline olan olmayanla paylaşacak.
On beş, on altı ekonomistle toplantılar yapıp “boşuna okumuşlar, yaşanan tabloya dair hiçbir öngörüleri yok” demek kolaycılık olur. Belki de “öngörülemeyen” iş siz yapmış olabilirsiniz.
Gıda, otomobil ve emtia fiyatları fahiş yükseldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, fırsatçılara karşı denetimi artıracağız diyor. Kim neyi bekliyor? Cumhurbaşkanı kalkıp denetim yapacak değil. Bakanlar, maliye, belediyeler, valiler, kaymakamlar en kılcala kadar sıkı denetimler yapmalı. Tarlada 0,5 kuruş olan bir ürün tezgâhta 7-8 lirayı görmemelidir. Apartmanların altındaki otoparklar ile, gözden ırak yerlerdeki korunaklı açık araziler sıfır alınmış seri plakalı otomobillerle dolu olmamalıdır. Bunlar mı daha neler neler… Fırsatçılara ceza yazmak için maliye neyi bekliyor? Cumhurbaşkanından “sıfır araç alan bir veya iki yıl satamaz” şeklinde bir kararname çıkarmasını istemek çok mu zor?
İki ton gübre ile bir dönüm arazi alabilirsiniz artık. Çiftçiler çok zor günler geçiriyor. Gıda tedarik zinciri kırıldı kırılacak. Her alanda etraf fırsatçı kaynıyor. Fırsatçılara en ağır yaptırımlar bugün uygulanmayacaksa ne zaman uygulanacak?
Döviz Kurunda Rusya Modeli Uygulanabilir
Önceki yıllarda Rusya’da dövizde anormal bir yükselme yaşanıyor. Yaşanan bu dalgalanmadan ekonominin olumsuz etkilenmemesi için Rusya ticaret yapanların ithalat ve ihracat yapan işletmelerin hesaplarının haricindeki, vatandaşın dövizlerini sabit bir kurdan bozuyor ve dövizin ateşini söndürüyor.
Bizde de böyle bir uygulama yapılmalı diye düşünüyorum. Devlet yakınlık, uzaklık gözetmeden banka hesaplarındaki dövizleri sabit bir kur üzerinden bozmalıdır. Ekonomik değişimler öngörülebilirlikten çıkmadan gerekli önlemler bugünden alınmalıdır.