Seçime Doğru
Kerim Küçüksarı
Genel seçimlere doğru hızla ilerliyoruz. Takriben Mayıs ayının 14’ü gibi seçimler yapılır. Süre kısaldıkça tansiyon yavaş yavaş artıyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçtikten sonra, partilerin oy oranları bize hiçbir partinin tek başına iktidar olamayacağını gösteriyor. Bu sebeple kualisyonlar / ittifaklar seçim öncesinde kuruluyor.
20223 seçiminin güçlü adaylarını Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı çıkaracak.
Cumhur İttifakında AK Parti - Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi – Devlet Bahçeli ve yan tarafta Vatan Partisi – Doğu Perinçek’ten oluşurken,
Millet İttifakı Cumhuriyet Halk Partisi – Kemal Kılıçtaroğlu, Deva Partisi – Ali Babacan, İYİ Parti – Meral Akşener, Gelecek Partisi – Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi – Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti – Gültekin Uysal’dan oluşmaktadır. Yan taraftan da HDP ittifak a, ittifak ta HDP’ye göz kırpıyor.
İrili ufaklı siyaset sahnesine çıkan birçok parti var, lakin seçim kazanmak bir tarafa “Hazine Yardımı” alacak oy oranına ulaşmaları, onlar için çok büyük başarı, belki de amaçları bu kadar.
Kısaca ülkenin geleceğinde rol alacak iki ittifak var. Biri Cumhur İttifakı, diğeri Millet İttifakı.
Kibir Kötü Bir Hastalıktır, Kaybettirir.
Cumhur İttifakının adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve değişmeyecek. Cumhur İttifakı aynı zamanda hükümetin başında olduğu için icraatları da ortada.
Bu seçimde 64 milyon seçmen oy kullanacak. Görünen o ki seçmen kitlenin %18’ini teşkil eden gençlere yönelik olarak, hiçbir parti sağlıklı bir politika geliştiremedi. Partiler, bugün bu gençlerin hah işte bu! Diyeceği bir düşünce ortaya koyamadı.
Hayat pahalılığı da can yakmaya başlayalı hayli zaman oldu. Gençler, öğrenciler, öğretmenler, emekliler, öğretim görevlileri, asgari ücretliler, özetle bir maaşla geçinmeye çalışan seçmenin çoğunluğunu oluşturan halk kitlesi, çok zor durumda. Hele bir de bu ailelerin çocukları farklı bir şehirde okuyorsa Allah onlara sabır versin.
Bundandır ki bu seçimde Cumhur İttifakı epey zorlanacağa benziyor. Bir tarafta Cumhurbaşkanı, ülkenin geleceği için çalışıyor, dertleniyor, görünen o ki uykularını kaybediyor.
Diğer tarafta Cumhurbaşkanı ne kadar çalışırsa çalışsın, ne kadar dertlenirse dertlensin teşkilatların büyük çoğunluğu dökülüyor. Sırça köşklerde hayat sürüyor. Teşkilatlarda ve kamuda savurganlık hat safhada. Bürokraside “komisyon vermeden” ihale alınamayacağı herkesin dilinde. Bir firma kamu kurumlarından iş alamıyorsa “ya istemeyi bilmiyordur, ya da vermesini bilmiyordur” şeklinde konuşmalar çok fazla duyulur oldu.
Hastaneler yenilendi yenilenmesine ama, sıra almak neredeyse ölüm. Hastanelerde sıra yok ama, millet elektronik ortamda sıra almak için evinde bekliyor! Bir hasta emar’a girmek için ayrı, emar’a girdiktan sonra sonuç almak için ayrı ikişer ay bekliyor.
Doktorların yazdığı ilaçları ara ki eczanelerde bulasın. Cem Yılmaz’ın “Ne veriyim abime” dediği gibi, eczacılar da “bu ilaç yok ama muadilini verelim” deyiveriyor. Muadil ilaçlar alerji yapar mı, yapmaz mı kimsenin umurunda değil.
AK Parti Yeterli düzeyde önlem almaz, halkın içinden, halkın gönlünü alacak doğru adaylar belirlemez, bürokrasideki ve teşkilatlardaki “kibrin” önüne geçmez ise, İstanbul’un kibirli bürokrat ve çalışanlarının AK Partiye belediye başkanlığı seçimlerini kaybettirdiği gibi, bu seçimlerde meclis aritmetiğinde kaybettirir.
Millet İttifakı hiç bu kadar kolay seçime girmedi.
Millet İttifakı ne olursa olsun masanın etrafındaki bir parti başkanını aday göstermelidir. Masanın etrafından bir aday göster(e)mez ise onlarında işi çok zor. Halkın gözünde “parti başkanı” olmanın bir anlamı kalmaz. Dışarıdan aday gösterseler, bu aday da kazansa bile ülkenin yönetimi sağlıklı olmaz, her kafadan ayrı ses çıkarken devlet işi yürümez.
Masa başındakiler olarak ülkenin geleceği için ne yapacaklarını, politikalarını henüz net bir şekilde açıklayamadı. Bu ülkenin geleceğini nasıl şekillendirecekler ortaya koyamadılar. Millet İttifakı olarak henüz halkın büyük çoğunluğunun güvenini kazanamadılar.
Kibir diğerlerinde var da, millet ittifakında yok mu? Hem de çok fazla. Daha iktidar olmadan bir parti başkanı ile görüşemiyorsun. Bir de iktidar olsalar ne olur bilemiyorum.
Tekrar etmek gerekirse Millet İttifakı hiç bu kadar kolay seçime girmedi. Ama bu dağınıklık ile ne kadar varlık gösterir bilinmez!
Bir de İttifaka Dahil Olmayanlar var,
Bir ittifaka dahil olmayan partileri, vatandaşa sorsanız bilmez, bilse de kolay kolay oy vermez.
İttifaklara dahil olmayan Yeniden Refah Partisi'nin diğerlerinden farklı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Varlık göstermek için, Milli Görüş Çizgisinde politika üretmeye çalışıyor. Genel Başkan Fatih Erbakan dertli ama önce parti içerisinde gerektiğinde “yumruğu masaya vurmalı”. Partinin içi dip diri olmazsa ülke nasıl diri tutulacak? Yapacağı güzel işler var, ama zamana yaydığı için sonuç alabilirler mi bilinmez.
Yeniden Refah Partisindeki ekip, şöyle bir silkelenip kendine gelmeli! 75 bin kişinin katılımı ile kongre yaptınız, fakat bunca medya mecrası varken tanıtımınızı doğru yapamadınız. Genel Başkan kongreyi planlayan ve tanıtımı organize eden ekibe, neden gündem olamadıklarının, tanıtımı neden doğru yapamadıklarının hesabını sormuştur diye düşünüyorum.
Yeniden Refah Partisi barajı aşmak istiyorsa, konjonktür müsait. Politikalarının tanıtımlarını çok iyi yapmalıdır. Milletin gönlünü kazanmalıdır. Sosyal medyadan Cuma tebrik mesajları yayınlamakla olmaz. Sen terikat şeyhi değilsin, dinlisiyle, dinsiziyle bütün bir Türkiye’nin yönetimine adaysın.
Twitterda, instagramda, facebookta, youtube da nasıl gündem oluruz onu düşünürseniz ve sesinizi duyurmak için doğru çözüm üretirseniz partinize daha faydalı iş yapmış olursunuz.
Tüm partiler için söylüyorum, Sesimiz duyulmuyor diye sızlanmayın. 60’lı, 80’li yıllarda değiliz. Sosyal Medya gelişeli broşür dağıtmanın, bin bir israf yaparak miting yapmanın devri bitti. Yapabiliyorsanız dijital medyada miting yapın.
Teknoloji buna imkân veriyor.