Okullarımız, işçi mi yetiştiriyor, lider mi?
Kerim Küçüksarı
Eğitim, bir milletin geleceğini şekillendiren en temel unsurların başında gelir. Ancak bugün karşı karşıya olduğumuz temel sorulardan biri şudur ki, çocuklarımızı bir şirkete ya da kuruma işçi olarak mı yetiştiriyoruz, yoksa topluma yön veren girişimciler ve liderler olarak mı? Bu sorunun cevabı, eğitim sistemimizin nasıl yapılandırıldığı ve okullardan beklentilerimizin ne olduğu ile yakından ilgilendirmektedir.
Nasıl Bir İnsan Yetiştireceğiz?
Her bir bireyin hayatı, ailede başlar ve şekillenir. Aile, çocuğun ilk eğitim yeridir. Sevgi, saygı, görgü ve ahlâk temelleri burada aile ocağında atılır. Ancak çocuğun kişilik ve toplumsal rol gelişimi sadece ailede değil, toplumsal çevrede, okulda ve daha geniş bir bağlamda şekillenir. Mahalle kültürü, toplumsal dayanışma, çocuğun sosyalleşme sürecinde hayati öneme sahiptir. Ancak günümüzde bu toplumsal yapı giderek zayıflamakta, okulların çocuklara toplumsal değerleri kazandırmadaki rolü daha da artmaktadır. Bu değerleri kazandırma soumluluğu da öğretmenlerin omuzlarındadır.
Eğitim sistemi, her çocuğun bir birey olarak gelişimine katkı sağlamalıdır. Eğitim kurumları, çocukları yalnızca iş dünyasına hazırlamakla kalmamalı; onları topluma katkı sağlayacak, kendi kaderini tayin edebilecek liderler olarak yetiştirmelidir. Bugünün dünyasında, eleştirel düşünen, sorunlara çözüm üretebilen, yenilikçi, dünya çapında farkındalığı yüksek bireylere her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.
Okullardan Beklentilerimiz Nelerdir?
Günümüz okulları, eğitim ve müfredat programları ile çocukları sınavlara ve iş hayatına hazırlayan birer fabrika işlevi görmektedir. Çocuklar, kalabalık sınıflarda, genellikle kendilerini ifade etme imkânı bulamadan, belirli müfredatlara uygun şekilde yetiştirilmektedir. Ancak bu sistem, sadece itaatkâr işçiler yetiştirmekten öteye gitmemektedir. Eğitim sadece bilgi aktarımı ile sınırlı kalmamalı; çocuklara düşünmeyi, sorgulamayı, problem çözmeyi ve lider olmayı öğretmelidir.
Bir eğitim sisteminin ideali nedir? Okullar, sadece iş gücüne insan hazırlamanın ötesine geçmelidir. Her çocuk potansiyeli doğrultusunda, liderlik becerileri, eleştirel düşünme yetisi ve girişimcilik gibi konularda toplumsal farkındalık kazanarak yetişmelidir. Bu, onların topluma katkı sağlayacak bireyler olmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda geleceğin iş adamlarını ve liderlerini yetiştirmenin de temellerini atar.
Lider Çocuklar Yetiştirmek
Bir çocuğun eğitimi, ailede başlar. Ancak, toplumsal çevre ve eğitim kurumları bu sürecin en kritik destekleyici unsurlarıdır. Toplum, çocuğu koruyup sosyalleştirirken, okullar onun potansiyelini en üst seviyeye çıkaracak şekilde eğitim programlarını yeniden düzenlemelidir. Her çocuk, kendi yetenekleri ve zekâsı doğrultusunda gelişim göstermelidir. Özellikle üstün zekâlı ve deha çocuklar için özel programlar ve öğretmenlerle desteklenmelidir.
Çocuklarımızın sadece test çözerek akademik başarıya ulaşmaları değil, aynı zamanda liderlik yapabilecek nitelikler kazanmaları için eğitim sisteminin radikal bir şekilde yeniden yapılandırılmasına şiddetle ihtiyaç vardır. Sadece itaatkâr işçiler değil, topluma yön veren, global farkındalığa sahip bireyler yetiştirmek için:
1.Eğitim programları çeşitlendirilmeli ve çocukların ihtiyaçlarına uygun hale getirilmelidir. Çocuğun zekâsı, yetenekleri, ilgi alanları doğrultusunda eğitim süreci belirlenmeli, bir çocuk için sabit bir müfredat herkes için uygulanmamalıdır.
2.Liderlik ve toplumsal sorumluluk bilinci kazandırılmalıdır. Çocuklar, sadece ders kitaplarına bağlı kalmamalı, toplumsal sorunlara duyarlı, cesaretli, doğru sözlü, çözüm üreten, sorumluluk alabilen bireyler olarak yetiştirilmelidir.
3.Sosyal devlet politikaları deha düzeyinde zeki olan çocukların eğitimi konusunda daha fazla sorumluluk almalıdır. Bu çocukları yoksul ya da dezavantajlı kesimlerden geliyorsa şayet bu çocuklar için özel programlar ve vakıflar kurulmalı, bu çocukların potansiyelini ortaya çıkaracak eğitim imkânları geliştirilmelidir.
Okullarımızın İdeali Ne Olmalıdır?
Gelişmiş ülkeler, bugünkü başarılarını yalnızca teknoloji veya mühendislikte değil, sosyal bilimlerde yetiştirdikleri liderlere borçludur. Hukuk, işletme ve iletişim gibi sosyal alanlarda başarılı olan liderler, toplumlarını ileriye taşıyan temel unsurlardır. Ülkemizde ise en yetenekli çocukların sayısal alanlara yönlendirilmesi konusu yeniden değerlendirilmelidir. Bir milletin ya da bir şehrin kaderi, bir avuç yetişmiş insana bağlıdır. Bu sebeple ileri gitmiş devletlerle, geri kalmış devletler arasında, ileri gitmiş şehirlerle, geri kalmış şehirler arasında bir avuç yetişmiş insan farkı vardır. Bir terazi düşünün iki kefesi eşit olsun, bu bir avuç yetişmiş insanı hangi kefeye koyarsanız, o kefe ağır gelir. Milletlerin ve şehirlerin kaderi de bu bir avuç iyi yetişmiş insana bağlıdır.
Okullarımızın, yalnızca bilgi aktaran mekanlar olmaktan çıkıp, geleceği şekillendirecek bireyler yetiştiren merkezlere dönüşmesinin vakti gelmiştir. Eleştirel düşünen, yenilikçi ve lider özellikleri taşıyan bireyler ancak bu tür bir eğitim ortamında yetişebilir. Eğitim sistemimiz, çocuklarımızı sadece iş gücüne hazırlamaktan öte, topluma yön verecek liderler yetiştirmeye odaklanmalıdır. Çocuklarımızın geleceği, aldıkları eğitimle şekillenecek. Bu nedenle, eğitimde radikal değişiklikler yaparak, çocuklarımızın yalnızca meslek sahibi bireyler değil, toplumsal sorumluluk taşıyan, yenilikçi ve inovatif insanlar olarak yetişmesi sağlanmalıdır. Okullarımız, gençlerimize toplumu değiştirme gücü ve özgüveni vermelidir.