Kerim Küçüksarı

Kurban Yakınlıktır

Kerim Küçüksarı

Kurban Bayramına sayılı günler kaldı. Kurban vecibesini yerine getirecek vatandaşlarımızda kurbanlık hayvanları almak için veya bağışta bulunacağı Sivil Toplum Kuruluşunu (STK) belirlemek için tatlı bir telaş var. Bu telaşın ulvi bir telaş olduğunu düşünüyorum. Çünkü kurbanlar et bayramı olmadığı gibi, hayvan kesmekten de ibaret değildir. Kurban kesmekten gayemiz, bizi Allah’a yakınlaştırmasıdır. Neticede kurbanların kanları da etleri de Allah’a ulaşmayacak, Allah’a ulaşacak olan bizim samimiyetimiz olacak. Allah’a ulaşacak olan öksüze, yetime, fakire uzatacağımız el ve Rabbimizle kurduğumuz yakınlık olacak.

Bayram geliyor diye insanlarda bir heyecan var, var olmasına ama buruk bir heyecan var. Herkesin hayalini kurduğu şey, o eski bayramlar. Uzaktaki ve yakındaki akrabaların bir araya geldiği, öksüzün, yetimin, fakirin ve ihtiyaç sahibi kim varsa ihmal edilmeden düşünüldüğü, sevincin, coşkunun, paylaşmanın zirveye ulaştığı hesapsız bayramlar. Ne oldu da örselendi bayramlarımız?

Belediyelere ve Diyanet İşleri Başkanlığına büyük sorumluluk düşüyor.

Eskiden kurbanlarımızı bahçesinde kestiğimiz müstakil, sıcak, bahçeli evlerimiz vardı. Çoluk çocuk hep birlikte oynadığımız, herkesin bir birini tanıdığı mahallelerimiz vardı. Oralardan imar geçti, şehirlerimiz imar edilirken, devasa binalar dikilirken Müslüman bir ülkede, kurban bayramında ihtiyacımız olan kurban kesim alanlarını ne belediyeler hesapladı, ne STK’lar, nede Diyanet İşleri Başkanlığı. Bugün büyük şehirlerde, hatta bir çok ilçede bile maalesef sağlıklı, Müslüman hassasiyetine ve hijyen şartlarına uygun kurban kesim alanları yoktur. Bazı belediyeler geçici bir çözüm olarak konteynır kesim alanları oluştursa da, palyatif bir çözüm olmaktan öte gitmiyor.

Bu zamana kadar olan oldu. Bundan sonrasına çözüm üretmek lazım. Belediyeler, STK’lar ve Diyanet İşleri Başkanlığı namaz kılınınca kapısına kilit vurulup gidilen camiler yapmaktan ve bu camilere imar planı izni vermekten vazgeçmeli artık.

Şehrin mimari dokusuna ve kültürüne uygun cami tip projeleri hazırlanmalı, bu projelere çocuk parkı ve Müslüman’a yaraşır kurban kesim alanı eklenmelidir. Yeni kurulan mahallelerde yapılacak camilerde, bu tip projelere göre yapılmalıdır. Kafasına göre cami yapmak isteyenlere müsaade edilmemelidir.

Nesillerimiz hayatının en güzel yılları olan çocukluğunda, cami müştemilatına kurulacak parklarda oyun oynarken, salıncakta sallanırken namaza çağıran o muhteşem nidayı duyarak büyümeli, inancımızın vecibesi olan kurbanların kesildiğini görmelidir. Mahallelinin ihtiyaçlarına, camilerin etrafında çözüm üretilmelidir. Belki, o eski bayramlarımız şehirlerimize geri gelir. Tüm mahalleli cami etrafında kurulacak parklarda bayramlaşıp, ikramlarda bulunur.

Marketlerin de katıldığı kurbanlık satış yarışı hızlandı

Ticarette sınırlama yoktur. Lakin kurban gibi bir ibadetin ticaretinde “sınırlama” olmalıdır. Bugün büyük ve küçük tüm marketler, STK’lar ve adını sayamayacağım küçüklü büyüklü birçok yapı kurbanlık satışındalar. Özellikle marketler bayramı tatilde! geçirmek isteyenler için cazip taksitlerle, kurbanlık satıyor ve tatil dönüşünde kurban etlerini teslim ediyor. Marketlerin kestiği bu kurbanlar nerede, hangi şartlar altında ve kimler tarafından kesiliyor? Dini kurallara göre mi kesim yapılıyor? Bilen var mı? Denetleyen var mı? Maalesef ki yok. Denetlenmeyen, denetlenemeyen tüm yapılarda bir sorun yaşanıyor. Daha sonraki vah tühler işe yaramıyor. Bu ve bunun gibi olaylarla dini değerlerin içi boşaltılıyor. Market’te olsa kurban kesiyorsa denetlenmelidir, STK’da olsa denetlenmelidir. Yanlışa tevessül edene ağır yaptırımlar uygulanmalıdır.

STK’lar sayıya değil, niteliğe yatırım yapmalıdır.

Günümüzde sivil toplum kuruluşları toplumları yönlendiren, çalıştıran itici güç olarak kabul edilmektedir. Her ne kadar ülkemizdeki sivil toplum kuruluşları bu mesabede olmasa da, çok önemli işlevleri yerine getirmektedir. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarının Türk dış politikasındaki yeri yeterli düzeyde çalışılmış değildir. Türk Sivil Toplum Kuruluşlarının Ramazan, kurban ve sair zamanlarda yürüttüğü yardım organizasyonları, eğitim ve yetim programları ile faaliyette bulunduğu  tüm ülkelerde, ülkemizle olan ikili ilişkilere önemli katkılar sağladığı aşikârdır.

Bu cihetle Türk Kızılay, Türkiye Diyanet Vakfı, İHH, Deniz Feneri ve adını burada sayamayacağım dernek ve vakıflarımız vekâlet kurban sayısını artırmaktan ziyade, niteliği artırmaya odaklanmalıdır. Çünkü STK’lar toplumların değişip dönüşmesinde itici güç vazifesi görmektedir. Gerek ülkemizde, gerekse faaliyet gösterdikleri ülkelerde nitelikli hizmet göstermenin, Müslüman zerafetini sergilemenin zamanı geldi ve geçiyor bile.

STK’larda koodinasyon ve ortak akıl etkili değil

Türkiye’nin sivil toplum kuruluşları faaliyet gösterecekleri ülkeleri ve bölgeleri ortak akılla, planlayarak hareket etmelidir. Bir çok yurtdışı ziyaretimde gördüğüm manzara şu ki, gidilen ülkedeki bir partner kuruluşla (ilgili ülkedeki yerel STK) anlaşma yapılmış, Kızılay’ın da, Türkiye Diyanet Vakfı’nın da, İHH’nın da Deniz Fenerinin de ve adını sayamayacağım bir çok STK’nın kurbanını kesiyor. Bu durum hem nitelikli hizmet üretme, hem de ülke kaynaklarının israf olması problemi ile karşımıza çıkıyor.

Onca zahmete katlanan STK’larımız kendi aralarında koordine olsalar, ortak akılla hareket etseler bir ülkeye yığılmaktan ziyade, ülkeleri paylaşarak hareket etseler daha fazla ihtiyaç sahibine ulaşırlar. Ayrıca kurban’dan maksat sadece ihtiyaç sahibine ikram değildir. Avrupa, Amerika ve Uzak Doğu gibi ülkelerde paylaşılsa, oralardaki Müslüman Kardeşlerimizle iletişime geçilse, kurbanlar kesilse “bugün bizim bayramımız, Müslümanların bayramı” diyerek Hıristiyan, Musevi, Hindu, Budist farklı inançtaki insanlarda davet edilerek, Müslüman’ın ve kurbanın şanına yaraşır ziyafetler verilse, STK’larımızın gördüğü işlev çok daha kıymetli olur.

Kurban İbadetine değen STK ve tüm yapılar için söylüyorum! Kurbandan maksat “kar’ı” maksimize etmek değildir. Kurbandan maksat hizmeti, sevinci, coşkuyu ve temsiliyeti maksimize etmektir.

Vatandaş olarak bize düşen ise çevremizde mahallemizde öksüz, yetim ve ihtiyaç sahiplerini sofralarımıza davet ederek, buruk gönüllerin neşelenmesini ve sofralarımızın zenginleşmesini sağlamaktır.

Bir şiirle bitirelim.

Kardeşliği Rasulün mektebinde talim eden ensar,

Bizi unutan dostlarımızın yüreklerine dokunsun!

Ve dostlarımız sadakatte Ebubekir’e yoldaş olsun.

Korkmasınlar! Koç yetişir semadan

Yeter ki onlar İsmail yürekli olsun.

Kurban Bayramınızı şimdiden tebrik eder, Mevlaya yakınlaştığımız bir kurban olmasını yüce Rabbimden dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları