Kerim Küçüksarı

Kuraklık ve Planlama

Kerim Küçüksarı

Kurak geçen bir yılın ardından yeni yıla da kurak girdik. Beklediğimiz yağışlar bir türlü yağmadı. Düşen yağışlar da beklentileri karşılamadı. Büyükşehirlerde içme suyunun sağlandığı barajların durumu kritik seviyelere kadar düştü. Bu şekilde giderse su kesintilerinin olabileceği konuşulur hale geldi.

Ortanın biraz altında su varlığına sahip bir ülkeyiz. Kişi başına düşen su varlığı ise yaklaşık 1500 metreküp/yıl. Bu haliyle hem OECD ülkeleri hem de Avrupa Birliği ortalamalarının altındayız. Nüfus artışı, tarım, kentleşme, bilinçsiz su kullanımı, yeraltı su kaynaklarının çekilmesi, yağışların azalması gibi nedenlerle su kıtlığı çeken bir ülke konumuna geldik. İklim değişikliğinden etkilenen bazı bölgelerimiz ise kuraklık ve çölleşme tehdidi ile karşı karşıya.

Ülke olarak su varlığımızın %72’sini tarımsal sulamada, %18’ini sanayide, %10 civarını da içeme suyu olarak kullanıyoruz. Tarımsal sulamada kullanılan geleneksel yöntemler ve bölgenin yapısına uygun olmayan su tüketimi yüksek olan bitkilerin yoğunluklu ekilmesi, su kaynaklarını olumsuz etkiliyor.

Su varlığımızın büyük bir kısmını sarf ettiğimiz tarımsal sulamada kaynakları verimli kullanacak, verimi artıracak orta ve uzun vadeli planlamalara ihtiyaç var. Bunun yanı sıra coğrafi bölgelerimizin yapısına uygun, ekonomik değeri yüksek ve suyu az tüketen ürünler ile suya daha az ihtiyaç duyan ata tohumların ekimini destekleyerek tarımsal sulamada harcanan suyu azaltmalıyız. Yerel ve bölgesel yağışların düzenlenmesine yardımcı olan, ekolojik çeşitliği artıran orman alanlarını genişletmeliyiz. Gönül ister ki aile fertlerinin her biri, her yıl bir fidanı toprakla buluştursun.

İklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülkelerden birisiyiz. Bu sebeple yaşanacak olası kuraklığa karşı, kuraklık ve su yönetimini birleştirerek yönetim planları ve erken uyarı sistemlerini devreye almalıyız.

İklim değişikliğinin dünya gündemine oturduğu 1990’dan buyana kuraklık ve çevresel sorunları sürekli konuşuyoruz. Son yıllarda bilimsel ve teknik açıdan önemli çalışmalarda yapıldı. Fakat kamu ve yerel yönetimlerin bilimsel çalışmaların sonuçlarını uygulamaya koymadıklarını görüyoruz. Kurak bir dönemden geçiyoruz, bu kuraklıktan en fazla etkilenecek kesim ülkenin gıda ihtiyacında başat rol oynayan tarım sektörüdür. Onun içindir ki Tarım Bakanlığı erken uyarı sistemlerini devreye sokmalı, merkezden taşra teşkilatlarına, üniversitelerden meslek birliklerine kadar eş güdümlü bir çalışma içerisinde sorunların çözümüne odaklanmalıdır. Lakin kurumların eş güdümlü çalışma konusunda gelişmiş ya da oturmuş bir kültüre sahip olmadıklarını görüyoruz.

Kuraklığın hüküm sürmesi halinde yaşanacak gıda ihtiyacı, bugün üzerinde konuştuğumuz aşı ihtiyacından çok daha yüksek, sonuçları itibari ile de ağır olacaktır. Tanık olduğu olaylardan yaşanacak kuraklığı yada bir başka durumu öngören ve gelecek 14 yılı planlayan Yusuflara ihtiyacımız var. Planlama ve süreç yönetimi ülkenin zeki insanlarının işidir! Kurumlarımızda çalışan insanların “canlı ve yürüyor” olması bir şey ifade etmez.

Onun için kamu kurumlarında çalışacak ortalamanın üstünde zekaya sahip insanlara yüksek maaşlar verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Geçmişte bir belediye başkanının bir kişiyi işe almam için şahsıma söylemiş olduğu gibi; çalışanın “canlı ve yürüyor olması, çalıştıkça öğrenir” düşüncesi bir şey ifade etmez. Kamu kurumlarımızda zeki ve nitelikli insanlara daha fazla yer vermezsek daha çok dere kenarlarına evler diktirir, sel sularının onları yıktığına şahitlik ederiz.

Yazarın Diğer Yazıları