Kerim Küçüksarı

Joe Biden'e Hak Ettiği ile Karşılık Verilmeli

Kerim Küçüksarı

Tarihi katliamlarla dolu olan ABD’nin Başkanı Joe Biden, geçtiğimiz yıllarda yapılan Dünya Siyonist kongresinde “Siyonistim, Siyonist olmak için Yahudi olmak gerekmiyor" demişti. Şimdi de 1915 olaylarını sözde “soykırım” olarak niteliyor. Biden’in bu çıkışının bir bedeli olmalıdır.

Niçin? Büyük İsrail’in kurulması için. Ermenistan ile Türkiye arasında dostluğun gelişmemesi için. 10 yıldır 1915 olayları parlamentoların gündemine taşındı durdu. Ne işe yaradı? İki halkı daha da uzaklaştırdı. Tarafları kışkırtarak barışmanın gecikmesine sebep oldu. Ermeni diasporası Ermenistan’da yaşayan insanların şartlarını düşünmediği için popülizmle hareket ettiler ve kaybeden Ermenistan oldu. Tarihi olayların değerlendirilmesi, tarihçiler tarafından belgeler ışığında yapılır. İki ülkenin yapması gereken, tarihçilerden oluşan bir komisyonun, üçüncü ülkelerdeki belgeleri de inceleyerek 1915 olayları ile ilgili bir karar vermesidir. Popülizmle bir yere varılmaz.

Bir taraftan da Türkiye’yi kuşatmak istiyorlar. Türkiye’nin üretim yaparak gelişmesini istemiyorlar. İmalatı düşürmek istiyorlar. Sanayimizi geliştirmemize, imalatı artırmamıza hem dışarıdan hem içerden göz yummuyorlar. Doğu Akdeniz’de Karadeniz’de petrol ve doğalgaz aramamızı istemiyorlar. Kullandığımız teknolojiyi geliştirmemizi, İHA, SİHA üretmemizi istemiyorlar. Temel zirai mallar ve hammadde üreticisi olarak, “Kurudukça sulanan, yeşerdikçe budanan süs bitkileri gibi” kalmamızı istiyorlar.

Tam bağımsızlık için Türk ve Müslüman ülkeleri hammadde üreticisi olmaktan çıkarıp, teknoloji üretir hale getirmek gerekir. D8 ve Turan Birliği bunun için vardır. Önce Müslüman Türk yurdunda Türk kimliği arkasına saklanan, satılmışları ifşa ile işe başlamalı...

Kripto Paralara dikkat!

Son günlerde kripto paralardan sıkça bahsediliyordu. Sanayide küçük işletmesi olan esnaflardan bile kripto paralara yatırım yapanlar oldu. Görünürde çok kazandırıyordu! Birden Thodex kripto para borsasının kapandığını ve sahibinin paralarla birlikte yurtdışına kaçtığını öğrendik. Şaşırdık mı hayır şaşırmadık. Çünkü bu ülke Sülün Osman’ı, Banker Kastelli'yi, Jet Fadıl'ı Parsadan'ı, Holdingleri, tosuncuğu ve son olarak Thodex’i gördü. Her birinin adı, faaliyeti, teknolojisi farklı olsa da sonuçları hep aynı oldu.

Henüz alt yapısı hazırlanmamış, yasal boşlukları olan ülkemizdeki 30’dan fazla dijital para piyasasında yaklaşık 5 milyon kişinin yatırımcı olduğu biliniyor. Thodex üzerinden 2 milyar dolar kaçırıldı, borsaların toplamında ne kadar para dolaştığını siz hesap edin! Bu kadar insanın yatırım yaptığı alanda yasal olarak bir dayanak yok, teminat gibi bir zorunluluk olmadığı için kripto para borsası kurmak, bakkal açmaktan daha kolay. Yasal zemini olmayan kripto borsalar da bir biri ardına batıyor. Sırayla Sistemcoin, Thodex, VeBitcoin ve son olarak GoldexCoin battı.

Kripto paralar ile ilgili şikâyetler ilk 2019 yılında yapılmıştı. Savcılığa intikal eden olaylarda yasal düzenleme olmadığı için işlem dahi yapılmamış, dosyalar iade edilmişti. Lakin Tohodex ile ilgili çok kısa sürede aksiyon alındı hatta “kırmızı bülten” çıkarıldı. Buradan şunu anlıyoruz ki “ensesi kalın, hatırlı” birilerinin canı yanmış ki işlemler çok hızlı oldu.

Bura dikkat çekilmesi gereken husus batan kripto para piyasasında işlem yapan 380 bin kişiden %80’lik bölümünün 5000 TL’nin altında yatırım yapmış olmasıdır.Bu bize gösteriyor ki alım gücü düşen insanımızın ay sonunu getirmekte zorlandıkları ve bu tür dolandırıcıların eline düşmesidir. Kripto paraları kullanan ülkeler sıralamasına baktığımızda dar gelirli insanların yaşadığı ülkeleri ilk sıralarda görüyoruz. Gelir dağılımı adaletsizliğini çözmezseniz, üretimi teşvik etmezseniz, insanınızın alım gücünü artırmazsanız bu olaylarla daha çok karşılaşırız.

Yeni Aile Bakanın Düzeltmesi gereken ilk şey 6284 sayılı yasadır.

Sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları ve makamında konuk ettiği 10 yaşındaki çocuğun, koruma altında olduğunu ifşa etmekle gündeme gelen yeni Aile Bakanının, düzeltmesi gereken çok fazla şey var. Bunlardan en başta geleni 6284 sayılı yasadır. Bu yasada aile bütünlüğünü bozan erkeğin babalık onurunu kıran, hatta erkeği nafaka konusunda “kadının tapulu malı” gibi gören bir anlayıştan vazgeçilmesi gerekir.

Bir toplumun başının dik olması eşler arasındaki uyuma bağlıdır. Ömer Muhtar, hanımı öldüğünde ağlamış "Seni ağlatan ne?"diye sormuşlar. Demiş ki "İtalyanlara karşı savaştan her dönüşümde eşim çadırın kapısını yukarı doğru açardı. Bir gün O’na neden böyle yaptığını sordum. Bana “başını her zaman dik tutman, hiçbir şeye karşı eğmemen için!" cevabını verdi der.

Bu hikâyenin ne ifade ettiğini “batı güdümlü, değersizleştirilmiş, feminist” bir zihniyet anlamaz. Kadınların her türlü şiddete, hakarete uğradığı dizilere, kadının bir reklam metası olarak kullanıldığı gazetelere, dergilere sesleri çıkmaz. Lakin söz konusu aile kurumunun parçalanması olunca avazları çıkıncaya kadar bağırırlar.

Aile iki yarımın bir bütün olması, bir milletin devlet olmasıdır. Bakan Hanımdan isteğimiz, Müslüman Türk milletinin en önemli yapı taşı olan aile kurumunu yüceltmeye yönelik, başarılı çalışmalar yapmasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları