İnsanın Özü ve Görünenin Aldatıcılığı!
Kerim Küçüksarı
İnsanoğlu, duyguların ve düşüncelerin karmaşık denizinde yüzerken, çoğu zaman dış görünüşe aldanıp, iç dünyayı göz ardı eder. Halil Cibran'ın da dediği gibi, gerçek bir insanı anlamak için onun söylediklerinden çok, söyleyemediklerine dikkat etmek gerekir. Gerçek, çoğu zaman dillendirilemeyenlerde gizlidir. Bu yüzden bir insanı tanımak, onu anlamak demektir; ancak bu anlama süreci, her zaman açık ve net olmayabilir.
Platon ise gücün haklı çıktığı yerde adaletin olmayacağını söyleyerek, toplumların güç dinamiklerini eleştirir. Adalet ve huzur, güç tapınması olan bir yerde bulunamaz. İnsanlık, çıkar çatışmaları ve güç savaşları ile boğuşurken, gerçek değerleri unutma tehlikesiyle karşı karşıya kalır.
Sosyal çevremizde sıkça duyduğumuz "Önemli olan insanın iç güzelliği" sözü, ne yazık ki pratikte çoğu zaman ihmal edilir. İnsanoğlu, yüzeysel beğenilere kapılıp, bir kişinin iç dünyasını keşfetmeyi ihmal eder. Bu durum, toplumda derinlikli ilişkilerin kurulmasını engelliyor ve yüzeysel yargılarla dolu bir sosyal yapının inşa edilmesine sebep oluyor.
Bu sebeptendir ki gerçek dostluklar ve ilişkiler, insanların birbirine faydalı oldukları zamanlarda değil, zor zamanlarda kendini gösterir. Bir kişinin gerçek yüzü, artık ona ihtiyaç duyulmadığında ortaya çıkar. İşte bu zamanlar, insanların birbirlerine olan gerçek sadakatlerini ve değerlerini test eder.
Dostoyevski, sevgi ve beklemenin aynı şey olmadığını vurgular. Gerçek sevgi, sabır gerektirir ve herkes sevebilir ama herkes bekleyemez. Bu, özellikle modern toplumda sabırsızlık ve anında tatmin arayışının hâkim olduğu bir dönemde daha da anlam kazanır.
Tolstoy ve diğer düşünürler de, insanın iç dünyasının dışa yansımasının önemini vurgularlar. Bozuk bir insanın kalbi delmesi, dışa yansıyan zararlı davranışlarla kendini gösterir. İçi bozuk olan bir kişi, çevresine zarar verir ve bu zarar genellikle göz ardı edilir.
Bu düşünceler ışığında, insanların özlerinin gerçek yüzlerini yansıttığı, çıkarlarının baskın çıktığı anlar, onların gerçek karakterlerini ortaya koyar. İyi görünmek, her zaman iyi olmak anlamına gelmez. Toplumumuzda sıkça rastladığımız bu durum, bizlere dış görünüşe aldanmamayı ve insanların iç dünyalarına daha derinlemesine bakmayı öğretir.
İçinde iyi olan, dışına zehir saçmaz. Bu yüzden, hayatımızdaki insanları tanırken, onların sadece söylediklerine değil, söylemediklerine, sadece yaptıklarına değil, yapmadıklarına da dikkat etmeliyiz. Gerçek karakter, zor zamanlarda ve çıkar çatışmalarının olduğu anlarda kendini gösterir. Öz, daima dışa yansır; yeter ki görmesini bil.