Kerim Küçüksarı

Her Şeyin Başı İnsandır

Kerim Küçüksarı

İnsan varlıklar âleminin bir parçasıdır.  İnsan, bir tarafta bilim üretip, medeniyetler kurarken diğer tarafta aynı insan, yakıp yıkan ve gücünün yettiği hey şeyi bozabilen bir varlıktır. İnsanın kendine has olmak üzere güzel ve çirkin huyları çoktur.

Çirkin huylu insan, çok biriktirmek, çok yemek, çok içmek, çok şehvet yaşamak ve çok uyumak, başkalarına eza ve cefa çektirmek, fitne fesat çıkarmak ve hile yoluna sapmak ister. İnsanoğlunun bu hırs ve inadının terbiye edilmesi gerekmektedir.

Güzel huylu insan ise iman, ilim, akıl, sulh, sükun ve takva yolunda bir gayret içerisindedir.

Akla ve ilime itaat etmeyen insanın kendini temizlemesi ve ilahi emirler ışığında selamete çıkması ve doğru yolu bulması zordur. İnsan, aklın ve ilimin emrettiği yoldan gitmesi halinde yüksek ahlak sahibi olabilir ve ebedi saadete kavuşabilir.

Dünyaya çok meyleder olduk

Sekülerleşen insan, bakışını öte dünyadan bu dünyaya çevirmiştir. Her insanda ebedilik düşüncesi vardır. Seküler insan ebediliği şimdide aramış ve geçici dünya zevklerine dalıp gitmiştir. Bizim insanımız da özünden uzaklaştıkça, aldatıcı dünya zevklerine dalıp gitmekte ve dünyevileşmektedir. Dünyevileşen insan, hayatını dünyayla sınırlandırmakta, ahlaki değerleri hiçe sayarak, dünyayı doya doya yaşamak istemektedir.

Kendimizden başlayarak etrafımıza şöyle bir bakalım! Hepimiz olanca hırsımızla servet biriktirmek, saygın olmak, rahat yaşamak ve sözümüzün geçerli olması için çırpınıp duruyoruz. Mal mülk toplayanlar, onu tekrar tekrar sayıyor, önüne geleni çekiştiriyor ve insanlarla alay ediyor. Bu durum dini hassasiyetlerin zayıflaması ve ahretin göz ardı edilmesidir. Dünya hayatını tek hayat olarak görmektir. Dünya hayatını tek hayat olarak gören kişi de “inkârcı” değilse nedir?

Dünya ahretin tarlasıdır.  Ahiret yurdundaki beklentilerimizin zemini bu dünyadır.

Hepimiz bir yakınımız bu dünyadan göçünceye kadar ölümün Allah’tan olduğuna ve bir gün bizi yakalayacağına inanmıyor gibi yaşıyoruz! Ölümün Allah’tan olduğuna inan insan, rızık’ın Allah’tan olduğunu söylüyor ama tüm kalbiyle buna inanmıyor!? Biriktiriyor da biriktiriyor.

Etrafımızda cereyan eden bireysel ve sosyal hayat, insanı olabildiğince kışkırtıyor. İnsanın ulvi melekelerini ve aklını, hırsının tutsağı yapıyor.

Endüstriyel kapitalizm geliştikçe dünyevileşme arttı, batı dünyasının biriktirmeye dayalı Protestan ahlakı paylaşmayı neredeyse unutturdu. Lakin İslam, dünyevileşmeye karşı paylaşma ahlakını, zekat müessesesi ile her daim diri tutmaktadır.

Yaşadığımız yüzyılın en büyük sorunlarının başında ahlaki değerler alanındaki çöküntü geliyor.

Din ve dünya işleri ilahi emirlere göre yeniden düzenlenmezse, gelir dağılımındaki adaletsizlik artacak. Lüks ve konfora olan özenti ile toplum içerisinde sınıfsal ayrım derinleşecektir.

İktisadi hayatın temelinde “Bereket” olmalıdır.

İnsan onur ve şerefini korumanın yolu “bereket”e dayalı bir iktisadi sistem geliştirmektir. İsraf ve lüksü yaşam biçimi haline getirmek kanaatsizliği doğurur, kanaatsizlik de şükür duygusunu ortadan kaldırır. İsraf üzerine kurulu bir sistem, toplumun şahsiyet ve onurunu kırar, her türlü bereketsizliği ve hırsı ortaya çıkarır. Bu sistemden kurtulmanın yolu da ancak uydurulanla değil, indirilenle hükmetmekten geçer. Aklı, ilmi ve yüksek ahlakı öncelemekten geçer.

Üçüncü bir ittifak olur mu?

Son aylarda meydana gelen döviz dalgalanmaları ülke gündemini etkilemeye devam ediyor. Bir tarafta Cumhur İttifakı, diğer tarafta Millet İttifakı, halkın gündeminde ekonomi, artan fiyatlar ve pahalılık… Bütün bu gelişmeler yaşanırken partilerden kopan hatrı sayılır bir kararsız kitle oluşmuşa benziyor. Oluşan bu kitle mevcut durumdaki ittifaklara oy vermek istemediğini söylüyor.

Halk ittifak içerisinde olmayan bir siyasi partinin varlık gösteremeyeceğinin de farkında. İttifak içerisinde olmayan partilerin de yeterli çoğunluğu elde edemeyeceğini düşündüğü için kararsızlar kenarda beklemeye devam ediyor. Konuştuğumuz birçok insan, Yeniden Refah Partisi, Deva Partisi, Gelecek Partisi ve Memleket Partisinden yeni bir ittifak kurmalarını ve ülkenin geleceği hakkında uygulayacakları politikalara ilişkin, vatandaşı ikna edici deklarasyon yayınlamalarını bekliyor.

Son dönemde yaşananlardan hareketle, parti liderinin imajı, il ve ilçe başkanının toplumu kucaklayacak selahiyette olması, vekil adaylarının doğru tercihi ve ittifakın ülke geleceğine dair projeleri oy oranlarını belirlemede, kararsız seçmen kitleyi kendine çekmede yüksek etkiye sahip olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları