Ereğli halkı bu partide ne görüyor?
Kerim Küçüksarı
Bir düşünün, bir parti başkanı var; Ereğli’de yaşamıyor! Müvekkillerinin varlıklı ve nüfuzlu insanlar olduğu söyleniyor! Bir başkan düşünün ki, parti tabanı onu tanımıyor, o da parti tabanını! Parti başkanı olarak atandığı günden bu yana şehirde bir karşılık bulamıyor! 2024 Belediye Başkanlığı seçimleri de bu karşılıksızlığın en bariz göstergesi oluyor!
Bir başkan düşünün, partinin mevcut tabanına hitap edemediği ya da etmeyi tercih etmediği için, tamamen kendine yeni bir taban oluşturmaya çalışıyor. Bu çaba, kurduğu yönetimde, kadın kollarında ve gençlik kollarında açıkça görülüyor! Öyle bir gençlik kolları başkanı atanıyor ki, herkesin dilinde! Bu parti 22-23 yıldır kendi davasına hizmet edecek birini yetiştiremedi mi de ithal etmek zorunda kaldınız? Dedirtecek cinsten. Kendi tabanınızı ötekileştirip, insanlara "bu parti bitmeye mahkûm" dedirtiyorsunuz!
Başkan ve ekibinin asıl gayreti, ne Ereğli’nin ne de partinin gelişmişliği ve geleceği için değil; tamamen kendi siyasi ve ticari ikballeri için!
Bir başkan düşünün, nüfuzlu olduğu iddia ediliyor, parti merkezinde de yine nüfuzlu olduğu söylenen milletvekili adayı bir arkadaşı var. Ancak, bu kadar nüfuza rağmen, partisinden bir belediye başkan adayı çıkaramıyor, çıkarttıramıyor! Nerede kaldı o iddia edilen nüfuzunuz?
Bu nüfuzlu başkan ve arkadaşı, parti genel merkezini kullanarak Ereğli’de müdürleri dizayn etmekten başka ne yapıyorlar? Sormazlar mı parti başkanına, milletvekili adayınızı Ereğli halkı ne kadar tanıyor? Vatandaş vekil adayını tanımıyor, tıpkı vekil adayının Ereğli’yi tanımadığı gibi!
Bir başka partiden milletvekili adayı olan beyefendi konumunu korumak için ciddi paralar harcarken, siz ne yapıyorsunuz? Parti genel merkezinizin nüfuzunu kullanarak kendinize yer bulmaya çalışıyorsunuz! Ereğli halkı ve Ereğli’nin geleceği, parti başkanı ve milletvekili adayının siyasi ve ticari ikballeri uğruna heba ediliyor!
KONYA’DAN BAKINCA EREĞLİ NASIL GÖRÜNÜYOR?
Konya’da yaşayan parti il yönetimi, Ereğli’deki parti tabanının çöküşünü görmüyor mu? Hadi bunu fark etmediniz, ama Ereğli’de yaşanan ağır seçim yenilgisini de mi görmediniz? Bu körlük, iddia edilen parti il başkan yardımcıları ile olan ticari ortaklıklar yüzünden mi? Yoksa avukat-müvekkil ilişkileri mi sizi bu hale getirdi?
Bu parti, genel merkez teşkilat başkanıyla birlikte, bu dönemde hiçbir zaman olmadığı kadar çöktü ve dağıldı! Bu milletin ve ümmetin tek umudu partinin genel başkanıydı, ancak siz koca bir milleti, devleti, şehirleri ve en önemlisi de tüm bir gençliği, kendi siyasi ve ticari ikballeriniz uğruna bitirdiniz.
TİCARİ VE SİYASİ İKBAL DEĞİL, UFUK MESELESİ!
Bugüne dek Türk Cumhuriyetlerinden Avrupa'ya, Balkanlardan Afrika'ya, Rus coğrafyasından Ortadoğu'ya kadar onlarca ülkeyi ziyaret ettim. Gittiğim ülkenin çarşısını, pazarını gezip görmezsem, insanları ile sohbet etmemişsem o ülkeyi gezip görmüş saymam. Gittiğim her ülkede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adını duyduklarında, orada yaşayan Müslümanların gözlerindeki heyecanı ve umudu gördüm. Bu kadar zulmün yaşandığı bir dünyada, Müslümanların ve ümmetin tek umudu Recep Tayyip Erdoğan olarak görülüyordu.
Eğer son yirmi yılda Türkiye’de, Türk Cumhuriyetlerinde ve Müslüman coğrafyalarda Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptıkları başka bir ülke lideri tarafından yapılmış olsaydı, ona Küba'da Fidel Castro veya Che Guevara, Afrika'da Nelson Mandela, Almanya'da Konrad Adenauer veya Otto von Bismarck, Fransa'da Charles de Gaulle derler ve onu başlarının üzerinde taşırlardı. Sanki gözleriniz kör, kulaklarınız sağır oldu; ne yapılanları gördünüz, ne duydunuz, ne de anladınız. Anlayamadınız ve anlatmayı da başaramadınız.
VAZGEÇİN BU İNADINIZDAN!
Peki, siz ne yaptınız? Ticari ve siyasi çıkarlarınız uğruna bir partiyi yok ettiğiniz gibi, bir ülkeyi, bir gençliği ve bir şehri de mahvediyorsunuz. Bu partiye gönül vermiş insanların umudunu yıktınız, bitirdiniz! Artık vazgeçin bu inadınızdan!
Tüm şehirlerde, özellikle de Ereğli’de, geçmişi, bugünü ve aradaki tüm değerleri bir araya getirebilecek dava adamlarını bulun ve yönetime getirin. Siyaset, insanla yapılır; insanlar, dokunabildikleri ve ulaşabildikleri kişileri sever. Altı asır boyunca Devlet-i Âliyye-i Osmâniyye’yi ayakta tutan Şeyh Edebali’nin düsturu da "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" değil miydi? İnsan yaşamazsa, ne devlet kalır ne de parti! Bunu unuttunuz, unutturdunuz!