
Emekliler Zemin Mi Yokladı?
Kerim Küçüksarı
Emekli generaller, TBMM Başkanının söylediği sözlerden hareketle bir araya gelecekler, bir bildiri kaleme alacaklar ve gece yarısı yayınlayacaklar! Arkasında hiçbir el olamadan? Kendiliğinden? Doğrusu çok inandırıcı gelmiyor.
Ülkemizin etrafında onca olay yaşanırken toplu olarak sesin çıkmayacak ama bir gece ansızın çıkıvereceksin! “ayar” verir gibi ülkenin zeminini yoklayacaksın. Sıradan insanlardan bahsetmiyoruz. Ülkenin zeki, tecrübeli ve görmüş geçirmiş nitelikli insanlarından bahsediyoruz! Bu generaller bilmiyorlar mı yakın tarihimiz bu tür bildirilerle doludur ve yayınlanan her bildirinin ve kalkışmanın arkasında karanlık bir el vardır. Gece yarısında yayınlanan bu bildiriyle ilgili haliyle ne oluyor diye sormadan geçemiyoruz. 28 Şubat’ı, 15 Temmuz’u yaşamış biri olarak askerlerin bir araya gelerek yayınladıkları her yazıdan işkilleniyoruz. Bu olaya halkımızın tepkisinin sert olmasının nedeni de bundandır.
İnsanlar fikirlerini açıkça söyleyebilirler. Ama 103 tanesi aynı kâğıda imza atarak olmaz. Gece yarısı yayınlanması ise hiç olmaz? İçerisinde tehdit içeren “… Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir…” cümlesi ise kabul edilemez. Bu sebeple demokrasinin teminatı olan mahkemelerimizin “bu insanları kim bir araya getirdi? Arkasında kimler var? Yurtiçi ve yurtdışı bağlantıları var mı? Bu bildiri bir zemin yoklaması mı? 103 sayısı tesadüf mü?” gibi sorular eşliğinde bu bildiriyi sorgulaması gayet normaldir. Şayet bir ihanet var ise en ağır şekilde de cezalandırılmaları gerekir.
Aynı tarihlere denk gelecek şekilde bir general de sarıklı cübbeli fotoğrafını yayınlıyor, diğer tarafta emekliler bildiri açıklıyor. Bu bir tesadüf mü? Müslüman bir general niçin sarıklı cübbeli fotoğrafı yayınlama ihtiyacı duyar? Sarık cübbe giymek maharet mi? Sanki bir el her iki tarafı da yönlendiriyor. Karşıt görüşlerin çarpışmasından kendine bir zemin hazırlamaya çalışıyor.
Demokrasiyi dilinden düşürmeyen bazı çevreler, olaylar arasında sebep sonuç ilişkisi kurmadan her zaman olduğu gibi bildiri yayınlayan amirallere sahip çıktı, sarıklı cübbeli fotoğraf yayınlayanı yerden yere vurdu. Her konuda olduğu gibi bu konuda da iktidarı suçladı.
Bu halk bu çevrelerin ağzından bir kez olsun “bu girişim yanlıştı, böyle girişimlerden demokrasimiz yara alır, bu iki olay arasında bir bağlantı olabilir” diye niçin duymuyor? Olayı niçin fikir özgürlüğüne, Ayasofya İmamına bağlıyor? Burada niyet başka. İnanan insanlara karşı hazımsızlıkları var.
Pandemi, Kırım, Libya, ticaret yolları gibi global ölçekte, uluslararası aktörlerin devrede olduğu olaylar yaşanırken aklı başında insanlar böyle bir bildiri yayınlamaz. Bu açıklamayı yaptıran, sarığı ve cübbeyi giydirip servis yapan el sanki aynı el!
Türkiye savunma sanayinde ciddi yol aldı. Denizlerde hiç olmadığı kadar aktifleşti. Azerbaycan’da, Libya’da, sınır hattında önemli başarılara imza attı. Bu kazanımlardan birileri rahatsız olacak ki bu iki olay aynı anda patlak verdi.
Ülkemiz ekonomik ve konjonktürel olarak zor bir süreçten geçiyor. Bu durumu da fırsat bilen masada kazanmak isteyen bu çevreler kullanabileceği “eksik akıl” kim varsa kullanmak isteyecek, birileri de bilerek ya da bilmeyerek bu çevrelerin emellerine hizmet edecektir. Bu bildiri olayında da her ne kadar bazılarının niyetleri iyi olsa da sonuçta kullanılmış oldular.
Her zaman söylediğim gibi ülkemizde ve çevremizde yaşanan olayları anlamak için dinleri ve dinler tarihini iyi bilmek gerekir. Uluslararası alandaki gelişmeleri görmeden bir olayı ayrıntılı bir şekilde analiz etmek sağlıklı sonuç vermez. Vatan sever insanların da her zaman uyanık olup kendilerini karanlık odaklara kullandırmaması gerekir.