Kerim Küçüksarı

Çiftçilerde Hazine Garantisi İstiyor

Kerim Küçüksarı

Üretim ekonomisine geçmek için Türkiye birçok konuda önemli yatırımlar yaptı. Tarımsal destekler verdi, vermeye devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda yaşanan döviz kurlarındaki hızlı yükselme döneminde gördük ki yürütülen çalışmaların zemini istenilen düzeyde sağlam değil. Bu zemini sağlamlaştırmak için diğer alanlarda olduğu gibi, tarım ve hayvancılık alanında da önemli çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Bu ülke için üreten insanlar yanmasın.

Bugün ülkemizin en temel problemlerinin başında istişare ve planlama kültürünün olmaması gelmektedir. Bu durum tarım ve hayvancılık sektöründe de sorun olarak devam etmektedir. Devletimiz ekilmeyen bir karış toprak kalsın istemiyor. Devlet bu talebinde haklı, çünkü tarım ve hayvancılık sektörü savunma sanayisi kadar stratejik bir sektör. Ama bu sektörün çalışanları bu durumun farkında olarak mı çalışıyor bilemiyorum!

Lakin çiftçi açısından baktığında, stoklanamayan bir ürün üretiyorsan yandı demek! Planlama olmadığı için, çiftçiler her yıl zarar etmemek için, bir önceki yıl hangi ürün para ettiyse o ürünü ekiyor. Şayet ekilen veya dikilen ürün o yıl, ihtiyaçtan fazla üretildiyse çiftçi zarar ediyor. Ümidi bir sonraki yıla kalıyor. Üreten insanın başka çaresi yok. O tarlanın boş kalmaması gerekir.

Çiftçi iki yıl üst üste para kazanamıyor. Bata çıka üretmeye devam ediyor. Bu ortamda çiftçi mi suçlu, yoksa elinde imkânları olan ve gerekli planlamaları yapmayan ve gerekli koordinasyonu sağlayamayan Ziraat Odaları, Kooperatifler ve Bakanlık ve teşkilatlarımı suçlu? Varın siz karar verin!

Stratejik bir sektör olan tarım ve hayvancılık sektörünü ancak planlama kurtarır. İstatistikler düzenli tutulmaz, planlama olmazsa tarım sektörü “kumar gibi” olmaktan öteye gidemez. Sektördeki insanlar bata çıka hayatına devam eder. Refah seviyesi artacağı yerde geri gider. Bir süre sonra bu sektörde ne üretecek, nede çalışacak insan bulamaz hale geliriz. Sektördeki üreticilerin yaş ortalaması bize bunu şimdiden gösteriyor.

 Bu yıl ekim dikim zamanında, kurdaki yükselmeden dolayı gübre ve mazot fiyatları ütopik sayılacak derecede arttı. Çiftçi tarlasını ekemedi. Biri çıkıp şunu demedi, mazotu 5 liraya, gübreyi 3 bin liraya sabitliyoruz. Kim ekiyorsa desteğimiz tamdır. Üzerinde bir artış olursa farkı hazineden karşılarız! Alın size garanti deyip çiftçiyi, üreticiyi rahatlatmadı. Faizci sistem yine kazandı. Son 20 yılda toplanan vergilerin %20’sinin faizcilere gittiği gibi…

Süt üretiminin devamlılığı için yem ve sütte niçin parite uygulanmaz?

Kur arttıkça hayvancılık sektörünün bütün girdileri anlık artarken, niçin sütün değeri artmaz? Çiftçinin zarar etmesine, umudunun kırılmasına neden göz yumulur? İnsanların ellerindeki verimli hayvanlar niçin göz göre göre kesime gönderilir?

Bazı dönemlerde hammadde fiyatları o kadar artıyor ki çiftçi ne yapacağını bilemiyor. Kara kara düşünüyor. Bu sektörde faaliyetini devam ettiren entelektüel birikimi çok yüksek olan bir arkadaşım süt üreticilerinin sorunlarının çözümünün aslın çok basit olduğunu söyledi ve ekledi “bu çözümü zannetmeyin biz bulduk. ABD ve Avrupa ülkeleri zaten uyguluyor. Parite uygulamasına geçilse ve 1 litre süt ile 1,5 kg yem alında ve bu parite sabitlense sorun büyük ölçüde çözülür” dedi. Parası olanların bankalara çekilmesi kadar, üreticinin üretime teşvik edilmesi de şarttır. Bu sebeple üreticinin hevesinin kursağında kalmaması için, sektörde parite uygulaması şarttır.

Fakirlik bu milletin, Müslümanların kaderi değildir.

Yazarın Diğer Yazıları