Bu Çaba, Bu Masraf Niçin?
Kerim Küçüksarı
Gelişmiş devletler ile geride kalmış devletler arasında bir avuç yetişmiş insan farkı vardır. Tıpkı terazinin kefesi gibi, bu bir avuç yetişmiş insanı hangi kefeye koyarsanız o kefe ağır gelir. Yetişmiş insanları hangi ülke sahiplenmiş ise, o ülke kalkınmış ve ileri gitmiş, yetişmiş insanları sahiplenmeyen ülkeler ise geri kalmıştır.
Geri kalan devletler, doğru planlama yapamamış, her şeyden daha kıymetli olan insan kaynağını yetiştirememiştir. Çok az sayıda yetiştirdiği insanının da, ehliyet ve liyakat gibi hala çözülemeyen çeşitli nedenlerden ötürü batılı devletlere göç etmesini engelleyememiştir.
İslam devletlerinin geri kalmış olması zengin olmadıkları anlamına gelmez. Zenginlik ile gelişmişlik aynı şey değildir. Doğal kaynaklar bakımından birçok İslam Devleti zengindir. Ancak gelişmiş değildir. Ve bu İslam devletleri zenginliği, nimetleri tarih boyunca olduğu gibi, bugün de halkları ile paylaşmamışlardır.
Bir devlet düşünün! Ne kadar yetişmiş insana ihtiyaç duyar?
Öyle düşündüğünüz gibi sayısı çok değil. 80 milyon nüfuslu bir ülkenin Cumhurbaşkanı, Komutanları, Milletvekilleri, Valileri, Bakanları, Rektörleri, Başkanları, Kaymakamları, Savcıları, Hâkimleri, Emniyet Müdürleri, Belediye Başkanları, Genel Müdürleri, Daire Başkanlarını üst üste toplasanız 20 bin civarı insan yapar. Evet yanlış okumadınız toplam 20 bin. 20 bin üst düzey yönetici bir ülkenin kaderini belirlemektedir. Ülkenin bütün kaynakları da bu 20 bin insanı yetiştirmek için seferber edilmektedir.
Nicelik var, Nitelik Yok!
Bugün Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 70 bin okulda 20 milyon civarı, 204 üniversitede ise ön lisans, lisans, yüksek lisans, doktora düzeyinde 8 milyon 297 bin öğrenci eğitim görmektedir. Bu ülkenin kaynakları bu 20 bin insanı yetiştirmek için bu kurumlara akıtılmaktadır. Avrupa’da birinci sıradayız.
Birinci sıradayız lakin birinci olmak bize ne kazandırıyor? Bu çocukların iş gücüne katılma yaşı neredeyse 30’a dayandı. Üniversiteden mezun olanlar aradığı işi bulamıyor, ara kademelerde çalışanlar ücretler ve diğer imkânlardan şikâyetçi. Farkında mısınız bilmem ama, doğru planlama yapamadığımız için mutsuz bir toplum inşa ettik!
Peki neden?
Bizim gençlerimiz neden yapmasın?
Elinizdeki telefonlara bir bakın içindeki birkaç uygulama (google, facebook, twitter, youtube… vb.) Türkiyenin gayri safi milli hâsılasından daha fazla bir değere sahip. Otomotiv de dahil olmak üzere global ölçekli markaları düşündüğünüzde bu makas bizim aleyhimize çok daha fazla açılıyor.
Bu coğrafyanın insanı dünyanın en zeki insanlarıdır. Bütün bunları imkan sağlandığında, önündeki engeller kaldırıldığında bizim insanımızda yapabilir. İnsansız hava araçlarını yaptıkları gibi!
Bir ülke, biat kültüründen ziyade, ehliyete, liyakate önem verir ise, yetişmiş insanlarına sahip çıkarsa, bizim insanımız, gençlerimiz de çok şey yapar. Üretir ve zenginliği ve nimetleri toplumun tüm kademelerine paylaştırır.
Biz millet olarak okumuş bir nesli Çanakkale’nin bağrına gömdük. Bu yüzden, bir milletin dünya devletleri ile olan en büyük kavgasının Eğitimli, Liyakatli, imanlı iyi yetişmiş bir nesil kavgası olduğunu biliriz.
Geri kalmışlığın, eğitimsizliğin, bilgisizliğin, fakirliğin, üretememenin; açıkça, sömürülmenin başka bir izahı yoktur.