
AK Parti Ereğli'de Niçin Kaybetti?
Kerim Küçüksarı
Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm ve farklı kesimlerden dostlarımla görüştüğüm bir konudur AK Parti’nin Ereğli’yi kaybetmesi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin kurulduğu günden buyana “bu yola kefeniyle çıktığını ve millete hizmet için bu yolculuğu böyle devam ettireceğini” her fırsatta dile getiriyor. Böyle bir lidere sahip olan teşkilatın mensuplarından beklenen, bu ufku anlaması ve millete en iyi hizmeti götürmek için bir yarış içerisinde olmasıdır. Çünkü kefeni ile yola çıkan liderin, kefenini giymiş yol arkadaşlarının olması, halkın görmesi gerektiği en tabi tablodur.
Seçimler ise tercih edilen yol arkadaşlarının ne kadar başarılı ve milletin gölünde ne kadar yer edindiğinin bir göstergesidir. Bu açıdan bakıldığında siyaset kurumu istatistik ilmini en iyi kullanması gereken kurumdur.
AK Parti, Ereğli’de seçim yarışına Cumhur İttifakı olarak girdi, lakin seçimi kazanamadı. Cumhur İttifakının adayına rağmen, belediye başkanlığı seçimlerini bağımsız aday Hüseyin Oprukçu kazandı.
Seçim dönemini yeniden değerlendirdiğimizde AK Parti’nin niçin kaybettiğini şöyle sıralayabiliriz;
- Daha önce seçimleri kazanmış bir belediye başkanı varken, belediye başkan yardımcısının başkan adayı olarak gösterilmesi ve gösterilen adayın siyaseten kitleleri kucaklayamaması,
- Aday adaylarının küstürülmesi ve parti teşkilatının kendi küskünlerini çıkarması,
- Belediye Başkanı Özkan Özgüven zamanında yapılan hizmetlere sahip çıkılarak yeterli düzeyde anlatılamaması ve belediye başkanlığı seçim çalışmalarına dahil edilememesi,
- İnşaatı devam eden cezaevine vatandaşın tepki göstermesi, cezaevinin işlevi ve olumlu yönlerinin ortaya konamaması,
- İktidarı temsil eden bazı siyasilerin konuşma üslubunun, kullandığı cümlelerin bu toprakların ruhuna uygun olmaması ve halkı kucaklayamaması,
- Ülkücü ve milliyetçi kimliği ile bilinen Hüseyin Oprukçu’nun Cumhur İttifakı tarafından aday gösterilmediği için bağımsız aday olması,
- Milletvekili ve milletvekilinin tercih ettiği ilçe başkanın Ereğlili olmaması,
- Yine ilçe başkanı ve belediye başkan adayının halkta bir karşılığının olmaması gibi daha birçok neden sayabiliriz.
Ereğli halkı, yukarıdaki sıralamaya çalıştığımız nedenler ile milletvekilinin Artvinli ve ilçe başkanın Bayburtlu olmasından dolayı bir tepki olarak seçimlerde tercihlerini bağımsız adaydan yana kullandılar.
Belediye Başkanlığı seçimlerinde Ankara’da da gördük ki büyük şehir bile olsa, memleketli olmayanlara karşı bir tepki var. Bu tepki yerelde daha kuvvetli olarak karşımıza çıkıyor. Bu sebeple siyasi partilerin özellikle küçük şehirlerde il başkanı ve belediye başkanlarını tercih ederken bu ayrıntıya dikkat etmeleri şarttır. Nitekim Rize’ye, Bayburt’a veya Artvin’e de Ereğlili bir aday koysanız kabul görmez, seçimleri kaybederdi.
Bütün bunlar bir yana siyasetçi, halkının gönlünde yer bulamıyorsa, siyaset kurumunu uzlaşma zemini olarak kullanamıyor ve bir takım çevreleri ötekileştiriyorsa başarılı olması epey zordur.
Eğitim düzeyi yüksek olmasına karşın Ereğli’de genç işsiz oranı oldukça yüksek görünüyor. Bölge milletvekili, belediye başkanı ve ilçe başkanlarının özellikle de Cumhur İttifakı olan iki tarafın kafa kafaya vererek projeler üretmesi, organize sanayi bölgeleri açmak ve sosyal projeler üretmek için çalışması gerekir.
Milletvekili, seçilen bir belediye başkanını bugüne kadar ziyaret etmemişse, ilçe başkanı belediye ile büyük şehir belediyesi arasında hizmet üretmek için köprü vazifesi görmüyorsa, halkın ne yapmasını, nasıl bir davranış göstermesini beklersiniz? Bu memleket hepimizinse kalkınması için de hep beraber çalışmamız gerekmez mi?
Yeni bir seçim olsa AK Parti Ereğli’de kazanır mı?
Kefeniyle yola çıkan bir liderin yol arkadaşları Ömer olmak yerine, Ereğli’nin mesire alanları olan İvriz ve Halkapınar yolu üzerine restoran ve turizm tesisi adı altında içkili mekânlar açılması için meclis üyelerini toplayıp CHP’nin verdiği önergeye destek vermesini istiyorsa,
Kamu kurumlarında çalışanları, parti teşkilatı personeli gibi görüyor ve “sözüm dinlenmiyor” diye kurum yöneticilerini görevden almak için çalışıyorsa,
Kamu kurumlarına yapılan atamalarda liyakatten ziyade yakınlığa önem veriliyor ve vatandaşın yeterli düzeyde hizmet alması için çalışılmıyor ve kamu çalışanları küstürülüyorsa,
İktidarı elinde keskin bir kılıç olarak kullanıyorsa,
Milletvekilinin görüşmeleri belli çevrelerin dışına çıkmıyor, vatandaş kucaklanmıyorsa,
STK seçimlerine müdahale edilip, liyakatli olandan ziyade “benden olan aday kazansın” diye uğraşılıyor ve desteklenen aday kazanamayıp, seçilen STK başkanları ile kırgınlıklar yaşanıyorsa bu iş biraz zor görünüyor.
Teşkilatlarda üst perdeden konuşulan bir dil ile halkla ilişkiler olmaz. Siyasal iletişim yürütülemez. İsrafla, lüksle, şatafatla halkın güveni kazanılmaz. Sırça saraylarında yaşayanlar halkın içine girer, vatandaşın durumunu tespit ederse sorunlara çözüm üretilir. Yoksa oturduğun yerden çözüm üretilemez.
Seçimlerde alınan oy oranları ortada, elinizdeki sopa ile bu işi başaramazsınız. Hal ve davranışlarınızla ve üslubunuzla insanları kendinizden uzaklaştırırsınız. İnsanları nasıl ikna edeceksiniz ona bakın! Onların güvenini kazanın. İvriz ve Halkapınar yoluna restoran açmak için bırakın esnaflarımız uğraşsın, siz Ereğli’nin gelişmesi, gençlerine iş sahaları açılması için çabalayın. Bakanlıklara yine gidin ama hazırladığınız dosyalarla, yatırım almak için gidin. Halkın mesajını aldığınızı, anladığınızı ve çözüm üretmek için çalıştığınızı veya çalışacağınızı samimiyetle anlatın ve gösterin. Yoksa uçurum daha da derinleşir, kefeni ile yola çıkan liderinizi yolda bırakırsınız.