
Her şey çocukken güzel!
İsmail Detseli
Değerli okurlarım şu çok iyi bilinmelidir ki Yaratana ibadet bile çocuklarla yapılınca ayrı bir güzellik oluyor.
Şu yaşadığımız dünyada insan yaşamının vazgeçilmezlerinden olan, neslin ve ulusların devamı için mutlaka olması lazım gelen dünya tatlısı, yaşamın güzelliği yavrular…
Günlük işlerimizde olduğu kadar ibadetlerimizde de onların kattıkları güzellik biz büyüklere ayrı bir huzur verip, günün stresli yaşamını cıvıl cıvıl ediveriyor. Bu yıl Cuma gecesi mübarek Ramazan-ı Şerif’in ilk teravihi kılınacaktı. O gece camilerde ve camilerin çevresinde bir hareketlilik, bir coşku, bir ayrı ahenk vardı. Daha ezan vakti gelmeden gerek ana babaları ile gerekse bireysel olarak, camiye ve cemaate uygun elbiseleri ile çocuklar… Kız çocuklarının başında allı yeşilli eşarpları, oğlan çocuklarımızın başlarında beyaz takkeler… Hepsi ayrı güzellikte camilere koşmuşlar, kimi cami havlusunda ezanı beklerken bir zevkli oynaşma kaynaşma içersinde, kimileri babalarının koltuğuna sığınmış cami içerisin de imam efendinin anlattıklarını huşu ile dinliyor. Minarelerden müezzinin o çekici huşu veren sesi: “Allahuekber Allahüekber” diyerek Allah’ın yüceliğini duyurup namaza davet edince oynaşmakta olan minik yavruların bir anda sesleri kesiliverdi.
Ezan bitmiş, camiye toplanılmış, sünneti kılmak için Hakk’ın huzuruna durulmuştu. O güzel yavruları şöyle istemeden de olsa sevinçle, gayri ihtiyari cemaatin arka taraflarından bir müddet seyrettim. Kimileri yanında bulunan baba veya ağabeylerine yan gözle bakarak hareket ediyor. Kimileri önündeki bir büyüğün tekbir alma ve yatıp kalkmasını taklit edip ibadete adapte olup teslimiyete eriyor. Kimileri cemaat safları arasında manevi sevinçten koşuşuyor… Aman Allah’ım, bu ne güzellik, bu ne teslimiyet diyerek ben de durdum sevinçle namaza.
O arada gezen minik yavrular sünnet namazın bitiminde yeni rekâtlara hazırlanmakta olan ağabeyleri veya babaları tarafından el ve kaş göz işaretleri ile uyarılıyor ve yanlışları kendilerine bildirilerek tekrar etmemeleri söyleniyordu.
Aman bu yavrular büyüklerimiz tarafından camilerde çok hoş tutulup cami cemaat adabı korkutmadan sevdirilmeli ve asla azarlanmamalı. Camiden ve ibadetten soğutulmamalı.
Yaptıkları ufak tefek yaramazlık hareketleri uygun bir lisanı dille anlatılmalı onlara.
Bizler de bir zamanlar çocuktuk, bizler de camilerde çok yanlış hareket yaptık. Hatta sudan bir şeylere namaz bitimine kadar içten ve fıkır fıkır güldük. İşte çocukluk buydu ama ne var ki hatalarımızı bilerek daha büyüklerimiz camiden çıkıp da bizlere kızmasınlar diyerek biz oraları acele terk ediyorduk. Ama yine de bu yanlış hareketlerimiz ertesi gece namaza daha girmeden büyükler ve imam efendiler tarafından herkes birbirini tanıdığı için gülen ve yanlış yapanlar çabuk bilindiğinden suçlu seçilir ve bir kenara çekilerek usulca uyarılırdı.
Artık bizler de aldığımız terbiyemiz gereği ya da ana babamızın kızmasından korkarak bu gibi yanlışlarda ısrar etmezdik. Çünkü hem Allah’tan hem de cemaatten korkar ve hayâ ederdik.
Onun için bu güzel hasletlerin devamı, yavrularımızın edep ve ahlak konusunda mutlaka bu yerlere gelerek dersler alıp, cami cemaate alışmaları ve bu devamlılığın sağlanması bizlere düşer.
Allah eğitimli, terbiyeli, gelecekte ümit vadeden, arkamızdan hayır duada bulunacak, bizleri kabrimizde rahat ettirecek, vatanını milletini seven, Allah’ı ve onun yüce peygamberini, getirmiş olduğu yüce İslam dinini seven ve gereklerini tatbik eden evlatlar yetiştirmeyi bizlere nasip etsin inşallah. Bir başka temennim de bu yavrularımıza Ramazan ayı boyunca aşıladığımız bu ibadet, namaz ve cami aşkının Ramazan’dan sonra da devam etmesi… Onlara bu ibadetlerin sadece Ramazan’lık olmayıp ömür boyu devam etmesi gerektiğini hatırlatmalıyız.
Merhum atalarımızın bizlere özlü sözleri vardı eskiden, ben de şimdinin genç yavrularına söyleyeyim; “Aman haaa bayram bardağını götürmesin, ibadetler ve camiye gelmeler bayram sonunda da devam etsin.” Hepinize saygılar sunuyorum. Allah’a emanet olun, Ramazanınız mübarek olsun.
(Eskiden böyle şadırvanlı çeşmeler yoktu Bardak ile abdest alırdık. O bardağı kast ederdi büyükler.)