Hakkı Balcı

VALLAHİ ÇOK YAZIK... BİLLAHİ ÇOK AYIP...

Hakkı Balcı

‘Yazıma “Sevgili müftü hocam” diyerek

başlamak isterdim ama buna vicdanım “hayır”dedi...

Çünkü siz Şeyhülislamlık makamını kötüye kullandınız...

Çünkü siz bir mazluma hami olmanız gerekirken müfteriliğe yol verdiniz...

Bir cehalete haksızlığa imza attınız...

Çünkü siz günah işlediniz...

Size olan inancım yer ile yeksandır artık...

Benim için bundan böyle; umuma yapacağınız her hangi bir konuşma, ruhsuz bir daktilo tıkırtısından öte değildir artık...

Yazık ettiniz, ayıp ettiniz...

Efendim geçtiğimiz günlerde mahdumu Diyanet işlerinde müfettiş müftü olan şahıs, Taşağıl köyü imamını inanılmaz ölçülerde iftiralar içeren bir dilekçe ile müftülüğe şikayet etmiş...

Bu dilekçe, müftülük makamın da kabul görmüş... Şikayet eden şahıs diyanet işleri Başkanlığında görevli müfettiş müftünün babası olunca da ayrı bir önem kazanmış...

Anladım ki, bu utanmaz dilekçe profesyonel bir elden çıkmış...

Zira, imam; Diyanet işleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme yönetmenliğinin 36/1-b kapsamı içinde bir cezaya ustaca mahkum edilmiş...

Hiç bir suçu olmayan imamın işaret buyurulan maddelerden asla kurtuluşu yok...

İmam efendi ile cenaze namazlarında ve bayramdan bayrama arka saflardan sesini duyduğum, bir kaç kez de ayak üstü konuştuğumuz hakikaten samimi bir adam...

Kaprissiz, komplekssiz, görevini layıkı ile yapmaya çalışan, genç yaşına rağmen emekliliği gelmiş, unu elemiş eleği duvara asmış bir adam...

Tam bir Anadolu çocuğu...

Neşeli, cemaati ile barışık güzel bir insan...

Öyle ki; Konuyla ilgili köy halkından toplanan imzaların 3 yada 5 beş örgütlü kişi haricinde tamamının sahip çıkması bunun göstergesi...

Gel gelelim şanssız bir adam...

Zaman zaman zuhur eden cemaat ve imam cebelleşmelerinden farklı bir durum...

şikayet eden kişi aynı kurumda görevli müfettiş babası olunca; imam çaresiz...

imam ekmeğiyle gücün arasında ezilen bir mahkum....

Sayın müftü ve bu kurumun insanların içindeki kötülükleri, iyiliğe çevirme gibi eğitici bir mesuliyetli bir görevi var...

Verdiğiniz kararın toplum vicdanında asla yeri yok...

Bilmelisiniz yada bilmeliydiniz ki,

Kanunlar içimizdeki kötülüklerin iyiliğe dönüşmesinde sadece bir yaptırım gücü rolündedir... Islah edici yönü azdır...

Adalet sadece kurumlara tebliğ edilen kanun, yönetmelik ve uyulmalarla ilgili metinlerle değil yargıcın vicdanıyla sağlanır..

Şimdi soruyorum sayın müftü;

koskoca bir köy, topyekün camii imamına sahip çıkarken 3 ya da 5 kişinin egosuna neden taraf oldunuz?

Dilekçede topladığı yardım paralarını yerine teslim etmediği ile ilgili iftiraya siz inanıyor musunuz?

“Bu işi halledin yoksa...!” Diyerek tehdit eden bir merkezi ayıbın dünyevi beklentilerinize ket vurmasından mı korktunuz?

Şikayet eden şahıs bile “ben görmedim” derken imamı hırsızlıkla suçlayan bu dilekçeyi neden dikkate aldınız? Siz gördünüz mü?

Kış mevsiminin en soğuk günlerinde suçsuz bir insanın tayinini çıkartmanız insani, imani, İslami, vicdani ve evrensel kavramların hangisinin içine sığar...

Yalanım varsa söyleyin; söyleyin bu sayfadan sizden özür dilemeyen Hakkı Balcı namert olsun sayın müftü...

 

Hülasası;

Öyle; çeşitli çevrelerce, kurum bu yazıdan zarar görür, “keşke yazmasaydın” telkinlerine asla itibar etmeyeceğim...

Susmam için yegane tavsiyem; üçgen bir hurafeyle kurt ağzı bağlatmaktır... dilsiz şeytan olmaktan daha aftaldır...

Herkes bakış açılarını gerçeği haykıranlara değil, milleti yıllardır aptal yerine koyan kayıtsız şartsız teslimiyetlere çevirsin...

Bu adaletsizliklere şahit olmamak için uyumak istiyorum inanın..

Hakikaten uyumak istiyorum...

Tam da; Necip Fazıl Kürek’in dediği uykudan...

https://youtu.be/hsmjCh7-QMk

NOT; yazımım içeriğinden hiç bir imam

Arkadaşım alınmasın lütfen...

GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ

imam osurursa cami cemaati, müftü osurursa millet s....r

Yazarın Diğer Yazıları