
Vahim Bir Durum Beyanıdır
Hakkı Balcı
Yüzlerin birbirine aşina olduğu küçük bir şehirde yaşıyoruz ama birçoğumuzun özellikle lise çağındaki gençliğin adli vaka olarak nitelenen olaylarından haberimiz yok. Varsa da yüzeysel… Sadece manşetini okuduğumuz gazete haberlerinden…
“ Banane” gibi dünyanın en kötü kelimesinin bencilleştirdiği insanlığımızın bihaber olduğu çıkar sınırlarımızın içine hapsetmişiz kendimizi. Duyduğumuz ya da gördüğümüz her şeyi dedikodu dünyamıza taze meze gibi kullanıp sorumluluk duygusundan hep uzak oluruz.
Hani o ucube söz varya: “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.” Düşünmeyiz ki; O yılan binyıllık ömründe kendimize olmasa da kim bilir hangi yakınımıza zerk edecek zehrini…
Seydişehir’de gün geçmesin ki bir bıçaklama haberi duymayalım. Geçtiğimiz günlerde Atatürk Caddesinin orta yerinde işten çıkan bir şahıs sebepsiz yere bıçaklandı. Öncesinde de birçok bıçaklama haberi okuduk. Hem de yirmili yaş sınırlarında ki gençler arasında…
Gençler ve gençlerin uğrak yerlerinde yaptığım kısa bir araştırma şu vahim sonuca ulaştırdı beni. Otçu diye tabir edilen bir gurup genç maalesef bu illetin pençesinde… Görüştüğüm gençler bu vahim tabloyu teyit eden sözler saffettiler. Hatta öğretmenlerde…
Poşetlerden bally çekip kısa sürede kendilerinden geçerek etrafı dağıtan ve şuursuzca hareket eden lise çağlarındaki gençlere bizzat şahit olan ve korkularını dile getirenlerde azınlıkta değil.
Birkaç bin liraya alınabilen camları filmli eski model araçlarla volta atan, ana caddelerde aşırı hız ve yüksek volümde müzik dinleyip etrafa korku salan genç gurupları ise bir başka toplumsal gerçek… Gün boyu şehir merkezinde defalarca karşılaştığımız bu araçların yakıt paraları nasıl temin edilir onu da anlamakta zorlanıyorum.
Seydişehir gibi asayişin önemli ölçüde berkemal olduğu bir yerde şahit olduğumuz bu acı tablonun gün geçtikçe yoğunluk kazandığını görmeyen yoktur sanırım… Bu tablonun içini dolduran gençlerin arka planda neler yaşandıklarına dair bilgilere sahip olmamam sebebi ile çoğunluğu lise çağlarında ya da henüz bitirmiş bu gençleri suçlamanın da kolaycılık olduğu kanaatindeyim. Suç hepimizin…
Kimileri, bu vahameti güvenlik zafiyetlerine bağlasa da Seydişehir Emniyetinin bu konuda yasaların kendilerine verdiği yetkiler çerçevesinde idare-i maslahattan uzak ellerinden geleni yaptıklarına da inanıyorum.
Kimse bana bıçak atmadı, önüme çıkıp serserilik yapmadı ama “Kesin çözümü şudur” diyemeyeceğim çözümü oldukça güç bir toplumsal yaradan kelam etmek istedim bu yazımda. Bu maalesef vahim bir durum beyanıdır.
Hülasa…
İdare edenlerin, emniyetin, eğitim camiasının, müftülüğün, STK’ların, ailenin, akrabaların, yüksek okulun ve “banane” kelimesini kullanmayan sorumluluk sahiplerinin bu vahim tabloya karınca kararınca katkıda bulunarak, hiç olmazsa bir genci bu tablonun içinden çıkarma gayretinde olmalıdırlar. Neler yapılabilir? Hangi tedbirler alınabilir? Konuşulmalı ve en kısa zamanda uygulamaya geçilmelidir.
Yoksa münferit olaylar gibi görünen ama gün geçtikçe yoğunlaşan bu kötü gidişat birçok canı yakacak ve çözümü zor boyutlara ulaşacak.
Benden demesi…