
Seyyid Harun Ve Kaybolan Varlıkları…
Hakkı Balcı
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ali Saylam tarafından olmayan ekonomik kalkınma bayramının tek hatırlatıcısı diyebileceğimiz nitelikte hazırlanan Küpenin İncisi Seydişehir isimli dergiyi incelerken Yrd.Doç.Dr Şerafettin Yıldız’ın Seyyid Harun Veli (Seydişehir’in Kuruluş Tarihçesi) başlıklı çalışmasını okudum.
Yıldız, dergide belirttiği üzere Merhum Abdurrahman Ayaz Hocanın kopyasını sadeleştirerek yayınladığı menakıpnameleri kaynak olarak almış. Anlaşılır ve doyurucu bir çalışma olmuş.
Bu yazıyı okurken haziran ayı içersinde mail adresime düşen Vakıflar dergisinde yayımlanmış 1483 yılında Hamza oğlu Murad Çelebi’nin tahrir eminliği ve Mehmet’in kâtipliği ile hazırlanmış içinde Seydişehir’deki vakıflardan ve dolayısı ile Seyyid Harun Camiinin o yıllarda sahip olduğu menkul, gayr-ı menkul ve gelirlerinden söz eden bölümleri dikkatle okudum.
Meğer ne çok gelir getiren mülkü varmış camiinin.
İster istemez sordum nerde bunca mülk?
Allah-u alem ama… Bana göre “men dagga dukka…”
Bunca varlık iç edilmediyse araştırmacı yazar akademisyen büyüklerimiz Seydişehir’in tarihçesinden ziyade; cuma günleri toplanan bağışlarla ayakta duran camiinin varlıklarının araştırılabildiği ölçüde akıbeti hakkında bizleri aydınlatsınlar.
Vakıflar dergisinin kaynak göstererek belirttiğine göre Seyyid Harun vakfın varlığını sürdürebilmek ve Seydişehir’in kalkınması için Mescid, Kale medrese ve zaviyenin dışında gelir getiren Hamam, han, kapan, bezzazistan, debbağhane, boyahane, ekmek fırını ve kasap dükkânları inşa ettirmiş.
Anlaşılıyor ki…
Seydişehir Seyyid Harun tarafından inşa edilen külliye tarafından gelişmiş ve büyümüş. Rençberlik, dericilik, boyacılık, kasaplık, tacirlik, ekmekçilik gibi iş kolları vakıf şartlar çerçevesinde gerçekleşmiş ama günümüzde yerinde yeller esiyor.
Üstelik restore edilme adına başkentin gediklisi tarafından bin bir vaveyleyla bozulan iç mimari yapısı da cabası…
Seyyid Harun Veli’nin evladından Seydi Ahmet Çelebinin mutasarrıflığını yaptığı Seyyid Harun Zaviye, Camii ve Medrese vakfının o dönemde ki gelirlerini okudukça dudak uçuklatan bir varlık göze çarpıyor.
Vakıf Hamamdan 3 bin 600, iki kasap dükkânından, 720, bir derici dükkânından 360, bir sabbağ dükkânından (boyacı) 360, bağlardan 300, ekmek fırınından 360, tahınhaneden 100, yağcı dükkânlarından olmak üzere 6 bin 160 akçe gelir elde ediyordu.
Ayrıca kaynaklara göre Züberte (Gölyüzü), Kiçikapı, Akkilise , Ulukilise, Karacalar, Kuğulu, Burgucu, Kilisecik, Uluklilisecik, Olberid, Karabulak, Kiçihoma, Gököyük, Manastır, Dere, Ilısuluk, Gevrekli ve çeşitli yerlerde gelir getiren 422 dönüm arazisi var. Çad köyünde ki değirmen ve geliri belirlenmemiş arsalar ve bağlar hariç…
Sözün özü…
Araştırma kabiliyeti yüksek akademisyen araştırmacılarımız Seyyid Harun Veli’nin hayatından ve tarihçesinden daha çok bu varlıkların akıbetine dair araştırmalarını bekliyoruz artık.
Cidden ne oldu bunca varlığa?