
Şalcı Bacı, Adnan Menderes ve Deniz Gezmiş
Hakkı Balcı
1926 yılı, Erzurum istiklal mahkemeleri şapka kanuna muhalefet suçuyla bir kadını asıyordu. Asıl adı şöhret, bohçacılık yaparak çocuklarının iaşesini sağlıyordu. Ve asıldı…
İdam hükmünü veren Tatar Hasan Paşa...
Tatar hasan paşa gazeteci yazar Merhum Çetin Altan’ın dedesi olunca konuyu onun naklettiği sözlerinden okuyalım....
"Dedem Hasan Paşa çok sert bir askerdi. İsmet Paşa topçu okulunda öğrenci iken, Hasan Paşa okul müdürüydü. Sonrası ünlü komutanlar olan o dönemin öğrencileri, anlatıp dururlar Hasan Paşa'nın sertliğini… Bir şapka isyanını bastırmakla görevlendirildiği bir kentte, hızını alamayıp bir de kadın asmıştı. Sanırsam siyasal suçtan ilk asılan kadın odur tarihimizde. Kadın sehpaya çıkmadan önce "Ben bir hatun kişiyim. Şapka ile ne derdim ola ki" demiş galiba… Ben o tarihte henüz doğmamışım. Çok ama çok sonradan öğrendim bunları. Ve inanın ince sızı gibi tatsız bir burukluk kaldı içimde."
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilişlerinin 48. Yılı olması hasebi ile naklettim Şalcı Bacı’nın idamını.
Ülkemizde tarihi olayları incelerken gördüğüm şey, belgelere dayalı bile olsa tarihsel gerçeklerin acımasız yalan ve iftiralara maruz kaldığıdır! İki farklı anlayış herhangi bir tarihi gerçeği taban tabana zıt yorumlarla şeklini hatta tarihlerini bile değiştirebiliyorlar.
Bu açıdan baktığımız zaman; İstiklal mahkemeleri eliyle katledilen şalcı bacıların, 1961’de Adnan Menderes ve arkadaşlarının ve 1972’de Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını idam eden zihniyetin aynı olduğu inancı olgunlaşıyor zihnimde…
Keşke hiç birisi idam edilmeseydi. Zira idamların bugün itibari ile ülkemize caydırıcı katkı sağlamadığı hatta yeni devlet düşmanlıklarına vesile olduğu gözden kaçırılmamalı.
12 Eylül darbesi sırasında asılan ülkücü ve solcu gençler için Kenan evrenin sarf ettiği sözler gün gibi aklımızda…
Evren yargılanması esnasında ‘adaletli olsun diye bir sağdan bir soldan astık’ cümlesi size mi ait” sorusuna “Evet söyledim” cevabını vermişti. Heyetin, “Ne amaçla söylediniz? Adam asma eylemi bu kadar basite indirgenebilir mi?” demesi üzerine ise; “Bitaraf olduğumuzu göstermek için yaptık. Sağ-sol demesinler diye taraf olmadığımızı göstermek için bir sağdan bir soldan, bir sağdan bir soldan, bir sağdan bir soldan.” Deyivermişti.
Suç asli unsur değildi. Darbeyi güçlü tutmanın, göstermenin aracı insanların yaşam hakkının elinden alınmasıydı…
Hatırlayalım Ergenekon, Balyoz, davaların da 3-5 kez ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezası alanlar sonradan aklandılar ve hepsi özgür , o günlerde idam serbest olsaydı çoktan asılmış olacaklardı. Toplumda bunun karşılığı ne olurdu? Devlet eliyle asılmış olmaları yeni devlet düşmanları yaratmaz mıydı?
Bütün bu sebeplerle, idam cezasını etik ve caydırıcı olmayan; çok yanlış ellerde intikam aracı olarak kullanılmaya müsait bir ceza yöntemi olarak görüyorum.
Bakın idam edilenler son söz olarak neleri söylemişler;
Şalcı Bacı idama götürülürken; "Ben bir hatun kişiyim. Şapka ile ne derdim ola ki…
İdam kararı yüzüne okunan Menderes; "Allah milletimize zeval vermesin.” idam sehpasına çıkarıldıktan sonraki son sözleri ise; "Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim. Bu anda karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum...”
Deniz Gezmiş; Biz şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımızın bağımsızlığı ve mutluluğu için savaştık35 milyon metrekare vatan toprakları işgal altındayken, bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür.
Hülasası:
Birimiz az, birimiz çok...
Her şeyin zıddı ile kaim olduğunu akıldan çıkardık topluca...
Herkes görünüşü, düşüncesi, inançları, davranışları itibari ile diğerinin kendisine benzemesini istiyor aslında...
Hepimiz diğerimize nasihat modunda...
Nasihat eden kendi nasihatine uymuyor,
Edilen dinlemiyor,
Dinleyen ilk yakaladığını nasihatsız göndermiyor..
Bütün varlıkların bir anlık süreyle en sevdiğimiz renkle boyandığını düşünsek; Ne sümbülün manası düşecek, ne lalenin boynu bükülecek aslında...
Hepimiz içimizdeki benzeri duyguları satmakta bilge, dilimizden düşen kelamın cahili, bencilliğimizin körü, tavırlarımızın aptalı, kibirimizin budalasıyız bugünlerde...
Karşıyı seviyor gibi yapıyoruz ama
Kendimizi seviyoruz...
Sağır duymayıp yakıştırıyor...
Kör tuttuğunu öpüyor...
Herkes ne ederse kendine ediyor,
Kendi yalnızlığının çukurunu kazıyor aslında...