Hakkı Balcı

'Motorumuz Var Da, Çarkımız Yok…'

Hakkı Balcı

Hal-i pür melalimiz, kimilerine göre; hâlihazırımızla sınırlı olmayan bir ahval, gerilerden gelen…
Şehrimizden bahsediyorum efendim…
Taaa..! 1301-1320 yıllarında belliymiş böyle olacağımız… Belgeliymiş hem de… Seyyid Harun Veli öyle demiş…
Ne demiş efendim?
“Bu şehrin insanı haset olacak, dedikoducu olacak…”
“De ki: Göklerde ve yerde Allah’dan başkası gaybı bilmez.” Ayeti kerimesi ayan, beyan iken; 700 yıl sonrasındaki bu müptezel halimizin suçunu günahını Seyyid Harun veliye yükleyip tezvirci halimize hafifletici sebep saydırabilir miyiz, bilemiyorum ama yadsınacak bir gerçek değil…
Makalat-ı Seyyid Harun’da; yani hayatının anlatıldığı kitapta, tercümesini yapan üstattan edindiğim bilgiye göre “Bu şehrin insanı hasetçi olacak, dedikoducu olacak…” babında bir ifade katiyen yok…
Seyyid Harun Veli Seydişehir’i kurmaya geldiğinde Çiğdem tepesinde şehrin kurulmasına yardım etmek için toplanan bölge halkına söylediği “Sonradan gelene bu şehir çok faydalı ola, şaki olan onmayıp akıbeti hayrolmaya…” sözünden böyle bir sonuç çıkaranlar olabilir mi bilmem ama…
Doğru oturup doğru konuşalım:
Tezvirciyiz efendim… Kılükal her yanımız…
Lafla, hasetle yoğrulu muhabbetlerimiz…
Kimimiz az kimimiz çok… Bu dejenerasyondan payını almayan yok…
Kimileride bu halimize meşruiyet kazandırma derdinde;
Neymiş efendim? “her şehir aynıymış…” ülke de…
Eğer her şehir böyleyse: durum daha da vahim… Vay halimize… Rabbim hidayet versin…
Hâsılı; pürmelâlimizin Seyyid Harun’la alakası yok…
Yok,  yok olmasına ama matematik, fizik, astronomi, kimya, geometri, din ve iktisat dersleri vermeye muktedir… İslam hukuku, din, iktisat ve devletler hukukuna dair pek çok yazılı eseri bulunan Mahmut Esat Kadester’i bile dedikodularımızla boğup bu güzelim şehri ebediyen terk etmesine sebep olan yanımız var…
Şehrin eşrafı toplanmış ayağına gitmişler Mahmut Esat Kadester’in “Efendim siz ilmiyle âlimsiniz. Ne olur gelin Seydişehir’e belediye başkanı olun…”
Mahmut Esat, gelmiş aday olmuş ama şehrin diğer eşrafı haset ederek; karşısına Gısrağın Hüseyin Efendi lakabı ile anılan zat-ı muhteremi aday göstermişler ve seçimi Gısrağın Hüseyin kazanmış…
Sitem eder Mahmut Esat ve şu sözleri söyleyerek terk eder şehri…
“Belediyesi var narhı yok… Motoru var çarkı yok… Üç beş dedikoducu oturmuş, birbirinden farkı yok…”
İşte böyle efendim;
Makalat’ta dedikoducu ve hasetçi gibi sıfatlamalara maruz kalan cümleler yer almasa da Mahmut Esat efendinin bu sözleri sanki tezvirci yanımızı teyit eden hemşeri dili gibi… 
Hülasası;
Farkındalık oluşturmak…
Malum halimize, belki müspet katkıda bulunur niyeti ile üzerine cümleler kurduğum bu kılükalci ahvalimize;
“Eûzü bi-kelimâtillâhi't-tâmmâti küllihâ min şerri mâhalak…”
Mealen; “Bütün yaratıkların şerrinden Allah'ın kusursuz kelamlarına (âyetlerine yani Kur'an’a) sığınırım.” Duasını yapmaktan…
Felak ve Nas surelerini okumaktan başka çaremiz yok sanki…
Rab’bim cümlemize hidayet versin…

GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ
“Dünyada, Kendi Hakkında Konuşulmaktan Daha Kötü Bir Şey Vardır; Kendi Hakkında Konuşulmamak...”  O. Wılde
 
 
 
 
    

Yazarın Diğer Yazıları