Hakkı Balcı

KADINLAR GÜNÜ ANNEMİN MAKBERİNEYDİM…

Hakkı Balcı

Dünya kadınlar günüymüş anne bugün…
Anne beni duyuyor musun?
Kalk ve dinle beni nolur…
Oğlummm buyur de, yavrum de, guzum de… Bişeyler de…
“Eşşek kadar oldun oğlum hala çocuk gibisin” de…
Eriyeyim anne… 
Lal olayım ve sesinin bir tek tınısı heba olmadan dolsun içime…
Dur, anne kalkma, gelme… 
Rabbimin cennetindesin, bırakmazlar seni bu kötü dünyaya… 
Ben gelirim yanına… 
Şunun şurası Taşağıl… 
Taşağıl’da Ulukaya… 
Ulukaya’da makberinde değil misin… 
Hatırlar mısın anne birkaç yıl önce gecenin tam ortasında gelmiş, kıvrılıp kalmıştım yanında… 
Zifiri bir karanlık, umursamadığım ve bacaklarımı delen onlarca çakıl dikeni, fırtına edasında esen rüzgâra nazire hıçkırıklarla…
Gönül buya, işte yine geldim çömdüm teyzemle arana…
Verin ellerinizi haydi teyze… 
Dokunun bana anne… 
Okşayın tenimi… 
Dönmemecesine sızıp kalayım aranızda…
Şimdi sen anlat tenzih ile sırça köşklü bir eli yağda bir eli balda kadınlarına anne…
Kadın kimmiş?
Gün neymiş?
Çoğu bilmez anne köyde kadını… Kadın hayatını…
Yolları düşmez köylere sen düşür bizim köyün tozlu yollarına… 
Üzerine ezanın okunmadığını, güneşin doğmadığını anlat…
Her bulduğun boşlukta avuçlarınla konuşmanı, hiç tanımadığın insanlara ettiğin duaları neşret gönül dilinle…
Başlarını okşayarak uğurladığın ahır sakinlerinin sadırı üzerinde karamık dikeninden süpürgeni özene bezene kullanışını…
Davar ağılının kemre tutmuş tabanını kalıp kalıp söküşünü, zemheriye istif edişini anlat…
Suyun akış yönünde yol alan binlerce yağ balığı honazının arasından aldığın bakraç bakraç suyu evimizin önünden şakaların Ramazan emminin evine kadar boca edişini…
“Kakın bakayım hınzırlar sizi, akşam oldu hala daygana beygiri gibi yatıyorsunuz…” dediğinde henüz sabahın yedi buçuğu bile olmadığını itiraf et Anne… 
Teyze susma anlat yediğin dayakları, Azize ninenin parmaklarındaki yarım santimlik yarıkları anlat… Sebebinden bahset…
Muhtar karısı olmak, devletin memurlarına her gün en lezzetli yemekler hazırlamak, misafirden bıkmamak, sabırlı olmak nedir teyze susma sende anlat…
Köylü kadınının derviş misali güzelliğinden utanışını, başını önüne eğişip, mahcup mahcup bakışını, çoruna çocuğuna yanışını anlat…
Yeni evlenmiş genç bir kızın başına taç kenarları mavi, yeşil, kırmızı boncuk dizeli hindisini takıp 10 yıl yaşlandıran adetini anlat…
Köyümün kadınlarının, küçüklerinin onlarca metre öteden gelen büyüklerinin önünden geçmediklerinden bahset…
Buğday tarlasında humayından bohçası ile çoğunu beline bağlayıp goca orak sallamak, deste yapmak, düğen sürmek, yığın yapmak, zahre çekmek ne?
Yere değen şalvarın anından çıkan sese aldırmadan, tozlu yollardan hızlı hızlı geçerken başını yerden kaldırmamak ne anne…
Anlatın lütfen…
Hülasası;
Bugün kadınlar günüymüş Anne…
Köyde kadın ne? 
Can mı, canan mı? 
Köle mi, ırgat mı? 
Bi anlat teyze…
Ayıptır söylemesi birde sevdalarını anlatın köylü kadının… 
Olmadı bohçasını alıp kaçışlarını…
Neyse…
Ben kalkıyorum anne…
Cennet mekanınızda bekleyin bizi…
Gecenin aydınlığından, gündüzün karanlığına gidiyorum anne…
Ha bu arada, ablam iyi Yusuf’ta, Sabriye’de…
Selamını iletirim senin de dayılarıma teyze…
Unutmadın demi anne bugün benimde doğum günüm…
GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ
“Kadınla insandır erkekler insanoğlu…” Neşet Ertaş

Yazarın Diğer Yazıları