Hakkı Balcı

HA BİRE ÖVÜP, HA BİRE SÖVÜYORUZ...

Hakkı Balcı

Övenin ifratı; övdüğünü ziyan, sövenin tefriti; sövdüğünü ihya eder aslında ama bunun farkında değiliz... Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete...
Sandık görevlileri devlet memurlarından oluşur ve YSK tarafından belirlenir ama aynı YSK 225 sandık kurulu başkanı ve 3.500 sandık kurulu üyesinin açık hükme rağmen kamu görevlisi olmadığını tespit etmiş ve seçim sonuçlarına tesir ettiği gerekçesi ile İstanbul seçimlerinin yenilenmesine karar verdi bildiğiniz üzere...
Böyle bir durumda sandıklarda desisenin olması muhtemeldir ancak suçun adresi başta YSK’nın kendisidir ve yasalar önünde sorgulanmalıdır...
Bu anlamda YSK’nın kararı halkın güven duygularını ve seçmen iradesini zedeleyen bir karardır... Tasvip etmiyorum...
Şayet sandıkta desise ve haksız kazanım varsa; Ki! Ülkemizin varlığına milletimizin birliğine kasdeden daha geçtiğimiz gün 4 evladımızı şehit eden PKK ve bütün illegal örgütlerin resmî temsilcisi HDP’nin olduğu yerde hilenin olmaması mümkün değildir... Aksini düşünmek gaflettir...
İstanbul’un kuşatılması sırasında Bizans lehine 600 adamı ile Osmanlı’ya karşı savaşan Orhan Çelebiler’i...
Bizans ve Hristiyan alem yetmezmiş gibi 
Fatih’in enerjisini bitiren Çandarlı Halil’leri...
Devletin gidişatı pek umurlarında olmayan bir gurup ahaliyi de yanlarına alan yaklaşık 2 bin güya yenilikçi jön Türk’ün sığındıkları Avrupadan tıpkı Can Dündar ve muadilleri gibi basın yayın organlarıyla ülkelerinin aleyhine propagandalar üretenleri...
İlk toplantılarını Fransız senatörün Paris’teki evinde, Ermeni Taşnaksütyun Komitesinin katıldığı ikinci kongrelerini de yine Paris’te yapanları..
Ülkeleri aleyhine en ağır ithamlar yapıldıktan sonra, İran Mebusan Meclisine dostluk telgrafı çekilmesine, Makedonya’daki Rum, Bulgar çetelerinin devlete karşı isyanlarının desteklenmesine, başkaca gizli cemiyetlerin birleştirilerek ihtilalci yayınlar yapılması oy birliğiyle kararlaştıran ismini bile batının bahşettiği Jeunes Turcs’leri gördü bu millet...
Gençliğe Hitabesi'nde “Memleketin içinde, gaflet ve dalâlet, hatta hıyanet edenler olabilir” bir başka tespitinde ise “Asil, kahraman bir milletiz, fakat, kahramanı kadar haini de bol olan bir milletiz.” Diyen Atatürk sadece kapatılan bir kaç Mederese ve molla için sarfetmiş olabilir mi bu sözleri? 
Ergenekon safsatası, daha dün yaşadığımız 15 Temmuz ihaneti, pkk ve diğer bölücü örgütler bu işaretin kapsamı dışında kalabilir mi? HDP’yi bu bağlamın dışında tutup masum rolü biçmenin adı gaflet, atalet olmaz mı?
Dolayısı ile devletimiz, milletimiz aleyhine her fırsatta sözünü esirgemeyen ama teröriste sus pus kesilen HDP’nin bulunduğu yerde her türlü desisenin en üst düzeyde yapılabileceği inancım asla değişmez...
Ancak öylede olsa; bunun halka kesin delillerle ibrazı şarttır... Aksi takdirde alınan karar vatandaş aklında istifhamı asla bitirmez...
Bizde hal böyle; dövüşürüz de sevişiriz de... Peki! Alman Meclis Başkanvekili Claudia Roth denen alçak, şıprıntının “İstanbul’da seçimlerin yenilenmesi ile ilgili sözlerine ne demeliyiz, nasıl bir tavır sergilemeliyiz? 
“İstanbul seçimlerinin yenilenmesi savaş sebebiymiş...” bireysel tepkilerin dışında tepki gösteren kimse yok... Bu kaltağa millet ittifakının HDP dışındaki bütün unsurları en şiddetli tepkiyi vermelidirler...
Dün Habur’da gövde gösterisine seyirci kalanların, kobani’den ülkemize roket atışları yapan teröristlerin topraklarımızı güle oynaya geçmelerini sağlayan gaflet siyaseti neyse bugün Recep Tayyip Erdoğan nefreti üzerinden kurgulanan politikalarda aynı gafletin muhalif versiyonudur...
Hal böyle olunca; İstanbul seçimlerinin iptalini hangi şartlarda olursa tasvip etmesem de; hile yapılmış olması ihtimalinide asla göz ardı etmiyorum... Bütün kurumların bir zaafiyet içinde olduğu gerçeğine rağmen hukuk bizim hukukumuz, devlet bizim devletimiz... YSK’nın verdiği karar ve yenilenecek seçim sonuçlarını kabullenmekte başka bir çaremiz yok...
Hülasası;
Zor bir süreçten geçiyor ülkemiz... 
Ülkesini partisinden daha çok seven her birey bunun bilinci ile yaşamalı ve içinde bulunduğu camia, parti, kurum v.s her neyse, hangi gurubun hangi meşrebin müntesibi olursa olsun bu düsturu kendisine Binnat etmeli...
Bu durum ve göstereceğimiz doğru refleks mevcut iktidarın yaptıklarını tümüyle tasvip ettiğimiz, onayladığımız, eleştirmeyelim anlamı taşımaz...
İstanbul’da İmamoğlu’na oy veren herkes, Anadolu’dan verilen her destek vatan hainliği olarak nitelendirilemez ise;
Bu vatan; taassubunun esiri beyhude siyasi laklaklarla salt AK Parti ve iktidara bariz küfürleri mübah görüp hainlerin hayati manipülasyonlarına sessiz kalmayı kaldıramaz...
Ortak paydaları yüzde yüze yakın olan bu millet üç beş dilimlik farklılığın savaşını neden verir, neden ortak paydalar üzerinden yaşanabilir politikalar üretmez oda bilinmez...
Sanırım bunun tarifi; “halimiz neyse layıkımız odur...” realitesinin içinde...
Bu ülke binnaz ve binnar ile sevmeyelim sevgimiz Anadolu tabiri ile “0ku doğrultusunda” olsun...
GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ
Hiç kimse hiç kimseye kullandığı oydan, yakın durduğu meşrepten dolayı hain damgası vuramaz ancak hainlerin varlığı da asla göz ardı edilemez...
 

Yazarın Diğer Yazıları