
GÜNAH KEÇİSİ RECEP TAYYİP ERDOĞAN…
Hakkı Balcı
Sermayenin sahipleri dünyaya yön vermeye çalışırken; bizim Müslümanlar sen Sünnisin, sen Alevisin, sen Şiisin, sen Vahhabisin, sen Selefisin, diye ortaya çıkarılan ve din gibi algılanan mezhep çatışmaları ve sen Türk, ben Kürt, sen Çerkez, ben Laz, tefrikaları ile birbirini yemeye devam ediyor… Herkes her şeyin filozofu…
Hal böyle olunca “1096’da başladı, 1272’de bitti” denen ancak hiç bitmeyen Haçlı seferleri şekil değiştirerek, bizimde yardımlarımızla saldırılarını pervasızca devam ettiriyor… Hem de güçlenerek…
ABD’nin Kudüs’ü başkent ilan etmesi de bu sürecin devamıdır fakat çoğu ahmak, çoğu gafil, günah keçisini bulmuş dünya coğrafyasında Müslüman kanı dökmekten başka işi olmayan emperyalist ABD, sadist Trump, işgalci İsrail’e tek kelime etmez iken bu gelişmenin bütün kabahatini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yüklemekle meşgul…
Donunda bi okka saksak, kalbinin ve beyninin bütün kıvrımları pıhtılaşmış nefret duygularıyla dolu, aklı inkıtaya uğramış çamurcu takımı bendenizi politik bir mecraya oturtacaklar biliyorum ama umurumda değilsiniz… Politik taassubum olmadığını bilen okurlarımın sağduyularına sığınarak kuruyorum bu cümleleri…
Kalbi kararmış körler; birinci haçlı seferinde Balkanları geçip Edirne’yi talan edip İstanbul’dan Bizans yardımı ile Anadolu’ya geçip İznik’i yerle bir ederken, Konya’ya gelip Meram’ı yurt tutarken, Ereğli’yi kılınçtan geçirip, Kayseri, Urfa, Maraş ve Ermeni asıllı Firuz’la anlaşıp Antakya’yı işgal edip Antakya prensliğini kurduklarında Recep Tayyip Erdoğan mı vardı?
Üç yıl süren birinci haçlı seferlerinde; Mescid-i Aksa’da 70 bin Müslümanı öldürüp hedeflerindeki Kudüs’ü teslim aldıklarında Recep Tayyip Erdoğan Kudüs Büyükşehir Belediye Başkanı mıydı?
Kendi makatından çıkan ahbeseynine bile muhalif çaresiz vakıalar; tarih kitaplarında bahsi geçen sekiz haçlı seferinde yerle bir edilen Balkanlar, Anadolu, Filistin, Mısır’da 1096’dan 1271 yılına kadar 3 milyon insan öldürülürken Haçlı ittifakının mimarı, Papa II. Urbanus değildi de Recep Tayyip Erdoğan mıydı?
Bu milletin her dönemde bahtsızlığı, habis ruhlu klavye silahşorları; Afrika kıtasının neredeyse tamamını sömürgeleştirerek doğrudan yöneten, ezen ve günümüzde de sömürüyü ekonomik tahakküm yoluyla devam ettiren sömürgeci Avrupa devletleri Fransa, İngiltere, Belçika değil de Recep Tayyip Erdoğan mıydı?
Aklınızı kullanın; dünyanın bir ucundan gelip ecdadımızı yok etmeye çalışan Anzaklar Çanakkale’ye tesadüfen mi gelmişlerdi? Kurtuluş Savaşı öncesi ülkemizi istila eden İngilizler, Yunanlar, İtalyanlar, Fransızlar Recep Tayyip Erdoğan’a öfkelerinden mi gelmişlerdi?
İnsafsız, vicdansız, nankörler, sap yeyip saman dışkılayan laf ebeleri; Hain taifesinin desiseleri ile boğuşan Sultan Abdulhamit “Bunca okumuş, düşünmüş, kendisini dâvasına vermiş vatan evlâdının cibilliyetsiz çıkacağını kabul edemem. Sâdece aldandılar, derim. Aldandılar ama, cezalarını kendilerinden çok, aldanmayan milyonlarca masum vatan evlâdı çekti! Hem öldüler, hem de vatandan oldular! Kendilerine Jön Türkler denilen kimseler aslında üç-beş kişidir. Bunlar yıllarca Avrupa’da benim aleyhimde çalışmışlar, benim aleyhimde çalışmanın vatanın da aleyhinde çalışmak demek olduğunu düşünmeden yazmışlar, çizmişler, söylemişlerdir. Çıkardıkları gazeteleri gizlice memlekete sokmanın yolunu büyük devletlere arkalarını dayayarak buluyorlardı. İngilizler, Fransızlar, Ruslar, hattâ Almanlar ve Avusturyalılar yâni bütün büyük Avrupa devletleri, menfaatlerini Osmanlı mülkünün parçalanmasında bulmuşlardır.” Sözleri bugünkü tasarruflarınıza, söylemlerinize ne kadar uygun?
Recep Tayyip Erdoğan nefreti üzerine oturttuğunuz muhalefet ruhunuzun vatana millete verdiği zararın hala farkında değil misiniz? Yaklaşık 1000 yıldır süregelen haçlı seferlerinin emperyalist ülkelerin asıl hedeflerinin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu mu zannediyorsunuz? Öfke ve nefret ile aklın bir arada durmayacağının, aklın firar edeceğinin hala farkında değil misiniz?
Tarihi boyunca 52 kez saldırıya maruz kalmış, 2 kez yok edilmiş Kudüs ile ilgili son gelişmeyi garez, kin, nefret ve körü körüne muhalefete, günübirlik siyasete bağlamanın ne faydası var?
Ülkemiz üzerinde oynanan bütün oyunlarda asıl hedef asla Recep Tayyip Erdoğan değil içinde bulunduğumuz vatan toprakları ve milletimizdir… Hiç ummadığım adres ve isimlerden bile emperyalistlerin, Haçlı zihniyetinin değirmenine su taşıyan yaklaşımlarını gördükçe ürperiyorum, iğreniyorum… Başımıza bir gelecek var sanki!
Umarım Rabbim bizi ıslah yolu ile iyileştirmez… Yoksa budanmadık hiçbir yerimiz kalmayacak… Hidayet vererek kurtarsın cümlemizi…
Hülasası;
Herkes muhalefetini edebi ile yapmalıdır… Kim neye muhalefet edecekse tepkisini koyacağı an özgürce oy kullanabileceği 2019 yılının 25 Ekimi’dir…
Unutmamalı ki!
Haçlı zihniyeti ve seferleri hiç bitmemiştir… Her dönemde farklı bir versiyonu ile saldırılarına devam etmiştir… Son versiyonları PKK, 15 Temmuz, FETÖ, ABD’nin YPG’yi silahlandırması, ülkemizi ekonomik kıskaca alması vesairedir…
GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ…
“Devletleri yıkan tüm hatanın altında, nice gururun gafleti yatar…” Yavuz Sultan Selim