
BİR ANALİZ
Hakkı Balcı
24 Ocak’ta yani bugün şehit edilen iki değerimiz Uğur Mumcu kırşehirli ve Gaffar Okan ise; Hendekli iki Anadolu çocuğu...
Doğruluğun, tevazünün, sevginin, anlayışın, cesaretin hoşgörü ve dayanışmanın vücut bulduğu Anadolu’dan evlatlardır...
İkisi de vatan ve millet gibi bir sorumluluğu anlamış anladığını yaşayan ve bu kutsal davayı farklı platformlarda ölmeyi göze alacak cesaretle omuzlarına yükleyen Anadolu yiğitleridir...
Daha eskilere gidelim; Enver Paşa’nın emri ile başlayan Rus harbi olarak bildiğimiz Sarıkamış harekatı hüsranla sonuçlanmış
Fırtına ile yağan kar, yolları tıkayıp, çadırları yıkmış, dondurucu soğuklar, 60 bin Osmanlı askerinin donarak, dizanteri ve tifo gibi hastalıklar sebebi ile hayatını kaybedenlerin tamamı Anadoludandı...
Bu yanlış kararın kabul edilir tarafı yok ama siyasi taassup sahipleri bu vesile ile her fırsatta Osmanlı’yı ve Enver paşayı aşağılama, kötülemekte geri durmazlar...
Sarıkamış harekatına atfen hep 2. Dünya Savaşına girseydik babasız kalırdınız” diyenlerin şu gerçeği bilerek konuşmaları gerekir.
2.Dünya savaşının başlayıp bittiği 1939 yılından 1945 yılının ilk beş ayına kadar hastane kayıtlarına göre hastalıklardan hayatını kaybeden asker sayısı 22,663...
Dönemin Savunma Bakanı Hulusi Köymen'in verdiği bilgiye göre hastanelerde;
1939'da (son 4 ayda) 519
1940'da 4,976
1941'de 3,319
1942'de 4,680
1943'de 3,308
1944'de 3,605
1945'e (ilk 5 ayda) 3,794 şehid vermişiz. Evinde yada kaydı olmayanlar hariç.
Tarihe kıymet veren içerisinde vuku bulan olaylardır.
Bahsettiğim bu iki tarihi gerçek politik hezeyanların mezesi haline getirilip üstünlük taslama aracı olarak kullanacak kadar önemsiz değildir.
Tarihi gerçekleri sayılarla şehit üzerinden mukayese ederek sonuç belirlemek amacında değilim elbette ama bu muhakeme şöyle bir gerçeği düşürdü aklıma.
Hangi dönem olursa olsun ülkemizde akılsız başların yükünü hep basiretsiz yöneticilerimizin ayakları değil halk, ağırlıklı olarakta hep Anadolu insanı çekmiştir.
Osmanlı’nın yıkılışına sebep olan gaflet ve ihanet içerisindeki dahili ve harici düşmanlara karşı hep Anadolu insanı ölüm kalım savaşı vermiş ülkesini ve mukaddesatını korumuştur...
Mesela; Kurtuluş savaşı olarak nitelendirdiğimiz dönemde İlk Kuvay-ı Milliye hareketi Batı Anadolu’da Yunanlılara karşı ortaya çıkmasına rağmen İngilizlerin işgal ettiği İstanbul 179, Yunan’ların işgal ettiği İzmir 59, Şehit verirken Ankara 913, Konya 780, Kastamonu 758 şehitle ilk üç sırada olmuştur.
Selçukluya başkent olmuş Konya, Osmanlı döneminin önem görmeyen şehirlerindendir. Tarihi eserler incelendiğinde Selçuklu Devletinden kalan tarihi eserlerin daha çok olduğu görülür.
Bütün yönleri ile ülkenin yükünü çeken Anadolu’nun cefakar halkıdır.
Ancak kendisini yenilemeyen toplumun bir ferdi olmaktan kurtulup birey olamayanda Anadolu insanıdır.
Böyle olunca da; Siyasetçiler Anadolu insanını iktidarda kalabilmenin aracı olarak görmüş saflığını temizliğini kullanarak istismar etmişlerdir.
Hülasası;
Elbette bu vatan için ölürüz ancak neden hep böyle? Sorusuna cevap bulmaya çalışırken yazacağım gerçeklerin polemikçilere malzeme olacağı korkusuyla takdirlerinize bırakayım.
İyi ki Anadolu var Anadolu’nun vefakar, cefakar sabırlı yiğitleri var,