Güzü ve kışı atlatınca erdi bahâra ve yüreğinde ne varsa çıkardı pazara... Her zaman olduğu gibi bahârın kendi mûsıkîsi vardı. O mûsıkî duyulunca etrafı bir güzellik sarardı. Gözler ve gönüller yeşile bürünmüş; her şey mutluluk ve huzur desenli görünmüştü artık.
O da bu duygu helezonunda, o daldan o dala uçuşan minik bir serçe gibi her duyguyu tadında yaşıyordu. Yaşamanın ötesinde duyguları köpük köpük taşıyordu.
Sâhilde oturmuş, denizin mâviliğinde yüreğini yıkarken, tam da gurûbun kızıllığında yârin yüzü hatrına düşüp bir tebessüm yüzüne konduğu anda, bir keman sesi onu kendine getirdi. Bu sefer erken başlamıştı mûsıkî... Tam arkasındaki müzikholde eğlence yavaştan yavaştan kendini hissettiriyordu. Kemancı elindeki yayı kemanın tellerine değil de, sanki onun kalbinin bam teline vuruyordu; hem de onun hâlinden habersiz biçimde. İşte, tamda o anda, "Yâre Seranad" yapmak geçti içinden ve yârini selâmladı; sonra ak kâğıdın apak bağrına şu mısralar damladı...
Nemli bir bakış vurur, gönlümün sâhiline;
Gül ki ne çok yakışır, yârin pamuk eline!..
Gönül arzımı sardı, bir şaşkınlık bir hayret;
Kavuşmaya az kaldı, sabret gönül ha gayret!..
Bir ledünnî arayış, sorsa gizli suâli;
Sermest olan yüreğim târif eder bu hâli...
Bir ihtimâl olsa da versem gül destesini;
Hangi saz ehli yapar sevdâmın bestesini?..
Gül yüzünü görmeye ne ola ki vesile;
Bir anlık tebessümle son bulur bütün çile!..
Her bakış ateş topu, uzun sürmez sarması;
Gayrı mümkün müdür ki, âşıkı kurtarması?..
Nice canlar kurbandır cemâlinin nûruna;
Dîdelerin can versin gönlümün sürûruna!..
Cihanda bâkî kalan karşılıksız sevdâdır;
Yüreğim Kaf misâli erilmez bir dev dağdır!..
Sen ey işveli güzel sıyırırsan tülünü;
Âşık gönlünden derer, hayatının gülünü!..
Yüreğim âşıkların buluştuğu dergâhtır;
Gerçek aşka giden yol, hakikî güzergâhtır!..
Gizli bir aşk okunun temreniyle vuruldum;
Kalbimin gözyaşıyla yıkandım ve duruldum!
Hilâle nispet kaşın, bir yayı hatırlatır;
Kaş altındaki o göz, geceyi aydınlatır!..
Her bir mısram o yârin makamına dilekçe;
Ne gün âzad olunur, kalbimdeki bilekçe?..
Zülfünün her bir teli sonsuza çıkan mirâç;
Ebed anahtarıyla gelip kalbime gir, aç...
O Züleyha değil mi, yaktı beni nazarı;
Sevdâ mâbedi olan kalbim köle pazarı!..
Özden sev Kul Kozâkî, câna can olan yâri;
Vuslat son menzil olsun, çok bekletmesin bâri!..
05 MART 2023
SAAT: 18.30
MERSİN