Faruk Gökbulut (Kul Kozâkî)

Senin Aşkın

Faruk Gökbulut (Kul Kozâkî)

"Herkesin dünyâda var bir sevgilisi;
Benim Sevgilim, sevgililerin "En Sevgilisi"

"En Sevgili"ye olan aşkımı öğrencilik yıllarında, yani 90'ların başında böyle ifade etmiştim. Yıllar geçti ve saban ölümsüz iz bıraktı toprakta... Nadasa bırakılmış bir yürek düşünün ki, bir gün olur da "Yağmur" düşer ümidiyle mevsimini bekler. Toprağı kirlerinden arındıran o "Yağmur"u bekleyen bir taş da ben olsaydım der. 

İşte bu duygu ve düşüncelerin eşiğinde geçen yıllar savurdu beni çöllerden çöllere.  Yandım bir "Güzel" aşkıyla... Takvim yaprakları 2022'nin ilk günlerini sayarken gönül ocağım tütmeye başladı ve yeni yıla bir "Güzel" aşkıyla girmek için şu mısralar döküldü ak kâğıdın apak bağrına;

Bakışına şikâr oldum yâreli;
Gel câna merhem ol, ağlatma Güzel!
Meftûnunum, lâkin yürek pâreli;
Hasret âteşiyle, dağlatma Güzel!

Bir mahzun çiçektim karşıki dağda;
Sen doğdun geceme şeb-i yeldâda!..
Bülbül gibi öttüm bir viran bağda;
Gonca güle gönül bağlatma Güzel!

Zübde-i âlemsin, nûr u dilara;
Gel! Pâk ellerinle zülfümü tara!
Yûsuf misâl düşsem kör kuyulara;
Kuyuya zindanı yeğletme Güzel!

Kim ne bilsin bende gizli bu hâli?
Geçti ömrüm özler oldum visâli!
Sinip bir köşeye, Kenan misâli;
Giryân edip dîdem, çağlatma Güzel!..

Şânına güllerin bitmesin meşki;
Ben de kanlı bir gül olaydım keşki!..
Yanağımdan çağıldayan bu eşki;
Bir hançer misâli zağlatma Güzel!

Rayihan yüklüdür esen şu yelde;
Bastığın topraklar en güzel belde!..
Terkedersen bizi ne kalır elde?
Gönlümün gözünü buğlatma Güzel!

Ne olur Sultanım, görün bir kere;
Yüzümü süreyim bastığın yere!..
Yağmurlar imrenir döktüğün tere;
Kalbimi hasretle huğlatma Güzel!

İşte bu mısralar, adı gibi "Duygu" yüklü bir bestekârın sazından 'Nihâvend İlâhi' olarak döküldü nota sayfalarına. 

Yıllar geçtikçe aşkın âteşi daha çok harlanırken yüreğimde, bir "Halilur Rahmân" dost Cum'a tebriği olan bir şiir yolladı bana. Aruz ile kaleme alınmış bu şiir, zihnimi ve kalbimi doyumsuz bir haz ile kendinden geçirmişti bir hafta boyunca. Bestesi kesintisiz bir şekilde kulaklarımda çınladıktan sonra; ondaki "Senin Aşkın" bende nasıl kendini bulur ve bendeki "Senin Aşkın" nasıl olur diye düşünürken şu mısralar hayat buldu cânevimde.

Benden içre beni almış
Senin Aşkın seni Aşkın
Baldan daha tatlı balmış
Senin Aşkın Senin Aşkın 

Herşeyden daha doğalmış 
Günden güne hep çoğalmış 
Nefsi yerden yere çalmış 
Senin Aşkın Senin Aşkın 

O mukaddes adın Ahmet
Oldun âlemlere rahmet 
Kimselere vermez zahmet 
Senin Aşkın Senin Aşkın 

Evvel âhir aşka mihenk 
Verir gönüllere âhenk
Gelir cümle cihana denk
Senin Aşkın Senin Aşkın 

Yüreğimde kutlu îman
Ben oldum hep medet uman 
Yakar beni duman duman 
Senin Aşkın Senin Aşkın 

Durma gönlüm göster vefâ
Adını an yüz bin defâ 
Bir sevdâ ki câna safa 
Senin Aşkın Senin Aşkın 

Kimi şâirin gönlüne bir "Yağmur" olup düşen, kimi şâirin yüreğinde "Güzel"leşen kimininkinde ise "Nûr u Dilâra" olup evrenselleşen "Senin Aşkın" bütün insanlığın kalbinde gül olup açsın niyâzıyla sözlerimi sonlandırıyorum sevgili okurlarım. Dostça kalın, hoşça kalın!..

24 EKİM 2024
SAAT: 13.53
MERSİN

Yazarın Diğer Yazıları