Faruk Gökbulut (Kul Kozâkî)

Nazım Biçimi Olarak Tercihiniz 'Koşma Mı?' Yoksa 'Coşma Mı?'

Faruk Gökbulut (Kul Kozâkî)

Koşma, coşkulu duyguların dile getirildiği ve İslâmiyet öncesinde yazılan koşuk türünün bir devamı olan "Lâdinî" (Dinî Olmayan) Türk Halk Edebiyatı nazım biçimidir. Koşmalar genellikle 11'li hece ölçüsü ile söylenir ve en az 3 en çok 10 dörtlükten oluşur. Türk Halk Edebiyatı'nın en çok kullanılan nazım şekli olan koşma, halk ozanları tarafından geliştirilmiş bir nazım biçimidir.

Bu biçimin ilk örneklerine; İslâmiyet Öncesi Türk Edebiyatı'nda "Koşuk" adı verilen ve genellikle "Şölen" diye isimlendirilen bayramlarda söylenen şiirlerde rastlanmaktadır. Ayrıca, 11'inci yüzyılda kaleme alınan Divân-ı Lügati't-Türk'te de koşuk ifadesinin manzum eserlerin geneli için kullanıldığı görülmektedir.

Koşmalar, Türk Halk Edebiyatı'nın "Âşık Tarzı" olarak bilinen koluna ait ürünlerdir. Bu yönüyle koşmaları oluşturan sanat kurgusu; kökenini halkın duyuş ve söyleminden almaktadır. Bu da halkla bağlantılı bir edebî temel kurulması sonucunu doğurmaktadır.

Gelelim "Coşma Tarzı" nazım biçimine; muhtevâ bakımından koşmanın birebir aynı olmasıyla birlikte en belirgin fark şudur: Âşık, şâyet duyguyu yakalamış ve kafiye örgüsünde tekrara düşmeden uygun bir kompozisyon içerisinde 10'dan fazla dörtlük oluşturabiliyor ve her dörtlükte ayrı bir içerik sunabiliyorsa; yani duyguları nazmın incelikleri içerisinde coşkun bir dille anlatabiliyorsa bu bir "Coşma Tarzı" nazım şekli oluşturuyor. Koşma'da olduğu gibi kafiye örgüsü "axax / bbbx / cccx..." şeklinde devam ederken en az 10 kıt'a ve daha fazlası olmak mecbûriyetindedir.

Bir örneği benim kaleme aldığım "DOST YANA YANA" şiirinde görülmektedir.
 
Elvan elvan çiçeklerin içinde;
Moru al eyledim, dost yana yana!
Sarf ettiğim dört kelâmın üçünde;
Sözü bal eyledim, dost yana yana!

Yâr zülfünü beliğ beliğ örünce; 
Kaşlarına kara mührü sürünce;
Gözlerim ufukta onu görünce; 
Sazı çal eyledim, dost yana yana!..

Yâr yoluna her çıktığım seferde;
Yâr beni bin kere düşürdü derde!..
Mıh gibi çakıldım olduğum yerde;
Durup kal eyledim, dost yana yana! 

Her iki yakamdan elimle tutup;
Lokma lokma, dilim dilim dert yutup;  
Edeceğim lafı, sözü unutup;
Dili lal eyledim, dost yana yana!..

Sıla sıla diye kalbim teklerken;
Gün geçtikçe derdime dert eklerken; 
Gurbet denen yerde yâri beklerken; 
Dertle hâl eyledim, dost yana yana!..

Hüznümle eğildi aşkın başağı;
Düğüm düğüm oldu keder kuşağı;
Seneler geçtikçe baştan aşağı;
Derdi çul eyledim, dost yana yana!..

Baykuşlar tünedi kalp denen yere;
Issız, sessiz döndü virânelere!..
Hiç hâlden anlamaz zalım dilbere;
Gönlü kul eyledim, dost yana yana!

El sürmedim petekteki balına;
Bir gün göz koymadım, ipek şalına! 
Mihnetim yok şu dünyânın malına;
Dehri pul eyledim, dost yana yana!

Gel sen de birazcık, gönlümü besle; 
Türküler yaktım ben, Davûdî sesle!
Kalbi hapseyledim dar bir kafesle;
Câna zul eyledim, dost yana yana! 

Turna bile dost bağından ayrılmış;
Derdim dağlar ötesine duyrulmuş;
Ellerimle bedeninden sıyrılmış; 
Hârı gül eyledim, dost yana yana!..

Olmadı kimseler falıma bakan; 
Olmadı saçıma çiçekler takan!..
Tâ ezelden beri gönlümü yakan;
Nârı kül eyledim, dost yana yana!.. 

Gönül tarlasına çileyi eken; 
Sen oldun her zaman mihneti çeken! 
Hergün damla damla içime akan;
Yaşı sel eyledim, dost yana yana!..

Tükendi ömrümüz sefâ sürmeden;
Tükendi hep murâdına ermeden!
Çekilip tenhâya o yâr görmeden; 
Eşki sil eyledim, dost yana yana!

Çek kopar boynumu birden asıl da;
Nasıl da dertliyim bilsen nasıl da!..
Bana hüzzam düştü en son fasılda; 
Ben hep çil eyledim, dost yana yana!..

Kul Kozâkî hüznü bir yana bırak; 
Bitsin artık aradaki bu firak!..
Oluşsa da mesafeler çok ırak;
Yâre gel eyledim, dost yana yana!..

**Lal: Ağraz, Dilsiz, Konuşamayan Kimse
**Dehr: Dünya
**Hâr: Gülün Dikeni
**Eşk: Gözyaşı

23 HAZİRAN 2023 / SAAT: 23.09 / MERSİN

Yazarın Diğer Yazıları