İskân eyledik hayat denen bu handa... Dinlendik, eğlendik derken; son durağı mahşer yeri olan bir memlekete yol alıyoruz bir kervanda... Tıpkı bu kervan gibi insanların hayatından pek çok kişi gelir geçer. Fakat bazı insanlar dost bildiklerine atlastan fistan biçer...
Dostlar! Pek çoğumuzun hayatında olduğu gibi benim de hayatımdan pek çok insan geldi geçti; fakat birisi var ki yürek denen yeri kendine mesken seçti. İşte o kişi manevî babam Bekir Sıtkı Erdoğan. 24 Ağustos itibârıyla vefatının 10'uncu yılını yâd edeceğimiz bu usta şâire dâir edeceğimiz epey fazla söz olsa da, ben konuyu fazla uzatmayacağım. Çünkü doğum yeri olan Karaman ilinde, hemşehrisi olan Hikmet Elitaş Üstâdım'ın ve benim birlikte organize edeceğimiz ve başta babamın yakın dostu Kıdemli Bestekârlarımızdan olan Âmir Ateş Hocam olmak üzere manevî ağabeyim Halil Gökkaya ve akademisyen Mestan Karabacak Hocam'ın katkılarıyla renklenecek bir şöyleşide zâten çok şey söylenecektir. Tanımaktan ve ona evlatlık yapmaktan ömrüm oldukça haz duyacağım Bekir Sıtkı Erdoğan'ı anlatmaya gayret ettiğim şiirim ile sizleri başbaşa bırakıyorum ve bu yazımı okuyan dost yüreklerden minik bir Fâtihacık okumalarını istirhâm ediyorum.
Bu isteğimi de kendisinin mezar taşında yazan bir dörtlük ile dile getirmek isterim.
Hiç var mı ezelden kaçan etrafa bakın?
Geldikçe yakınlaşmada, gittikçe yakın...
Ey Yolcu! Bu taş ümîdin son kapısı;
Bir Fâtihâcık üflemeden geçme sakın!..
Aşağıdaki şiirimle verin küçük bir mola ve babamın rûhuna binlerce rahmet ola...
BEKİR SITKI ERDOĞAN'A...
Yûnus Emre bestesinde;
Mevlânâ'nın "Gel!" sesinde;
Şu Karaman beldesinde;
Var Bekir Sıtkı Erdoğan!..
Konya'sında Niğde'sinde;
Mis kokulu iğdesinde;
Zeliha'nın dîdesinde;
Fer Bekir Sıtkı Erdoğan!..
Hayat kısa, yol uzun da;
Rütbe Albay omuzunda;
Bence Gönül Ordusu'nda;
Er Bekir Sıtkı Erdoğan!..
Tat olasın aşımızda;
Sürme gibi kaşımızda;
Gece gelip başımızda;
Dur Bekir Sıtkı Erdoğan!..
Hem yazında hem güzünde;
Hakk dedi hep yeryüzünde!
Yürekteki ak hüzünde;
Nur Bekir Sıtkı Erdoğan!..
Sabır vardır çilesinde;
Aruz yüklü selesinde;
Kadim nazım kalesinde;
Sur Bekir Sıtkı Erdoğan!..
Dünyâ yoktu hiç gözünde;
İnsan kaldı hep özünde!..
Nihâî'nin her sözünde;
Sır Bekir Sıtkı Erdoğan!..
Kimi Fuzûlî çağında;
Gezindi Dost Otağı'nda!
Şu yüce Bolkar Dağı'nda;
Kır Bekir Sıtkı Erdoğan!
Ne şâirde ne yazarda;
Bir başkaydı her nazarda;
Kızıl renkli gül-i zârda;
Hâr Bekir Sıtkı Erdoğan!..
Dünyâ bana dardan öte;
Bir yüzü var kardan öte;
Hep kalbimde vardan öte;
Var Bekir Sıtkı Erdoğan!..
Kıyıverip göz yaşına;
Varalım kabri başına;
Yazalım mezar taşına;
Yâr Bekir Sıtkı Erdoğan!..
* Yazım yeni olmakla birlikte bu şiirim 07 Ocak 2021 / Saat: 20.59 / MERSİN'de kaleme alınmıştır.