Sırası karışan öncelikler
Dr. Salih Gürbüz
Sırası gelmeden her nimete kavuşan çocuk, sırası gelmeden her şeye karışır!
Günümüz anne babalarının en çok dert yandığı mevzu; çocuklarının çok fazla konuşmaları ya da yerli yersiz her lafa-söze karışmalarıdır. Ancak burada şunu öncelikle belirtmek gerekir; çocuklar sussun, hiç konuşmasın demiyoruz. Çocuk konuşarak-sorarak iletişime geçecek ve yaşadığı, yaşayacağı dünyayı bu şekilde keşfedecektir. O yüzden çocukların yerinde ve zamanlı konuşmalarını iyi bir eğitimle onlara öğretebilmek önemlidir.
Anne babalar çocuklarına her türlü imkanı vakti gelmeden, belli bir sıra ve disiplin içinde sunmadığı takdirde bu öğrenme gerçekleşemeyecektir. Ben görmedim, çocuğum görsün mantığıyla, çocuklarını maddi ve manevi tüm nimetlerle donatma çabasına giren anne baba, sonuçta her lafa söze karışan, hatta laftan sözden anlamayan dahası sırası gelmeden her şeye kavuşan çocuk, sırası beklemeyi öğrenememektedir. Hayatta zaman kavramı oldukça önemlidir. Dünya ve ahiret hayatımızı şekillendirirken de zaman kavramının önemini hem Kur’an-ı Kerimde hem de Hz.Peygamber (SAV) hayatındaki örneklerle rahatlıkla okuyabiliyoruz. Ama okumakla yetmiyor tabiî ki… Okuduklarımızı elimizin altındakilerle de yaşamamız gerekiyor. Tabii öncelikle kendi elimizle bunu yaşama gayretinde olmalıyız ki, elimizin altındakiler de bizi örnek alarak bunu öğrenebilsinler.
Bu hususta öncelikle dikkat edilmesi gereken, abartmayı seven bir yanımız olduğu gerçeğinden hareketle, abartıdan kaçınacağız. Burada işaret etmek istediğim abartı, anne ve babaların anne babalık rollerinde abartıya kaçmamalarıdır. Her şeyin çoğu zarar azı karar olduğu gibi, anne babalık vazifelerinde de abartıya yer verilmemelidir. Orta yolun özellikle işaret edildiği bilgisiyle de, bu vazife yerine getirilirken orta yol tercih edilmelidir.
Çocukların yersiz davranışlarını engellemek için ayrıca, anne babalar çocuklarıyla iletişim kurarken eşref-i mahlukat olma vasıflarına göre davranma gayretinde olmalıdır. İnsan hayatında estetik, ahenk önemlidir. Bu iletişim ahlaki, edebi boyutları ne kadar güçlü olursa o kadar estetik ve ahenkli olacaktır. İnsan fıtraten orijinal bir varlıktır. Karakterli ve şahsiyetli olma özelliklerimizi koruduğumuz bir iletişim kurmalıyız. Çocuk ebeveynleri ile, babaya babiş, anneye anniş ve benzeri laubali kelimelerle iletişim kuruyorsa, sonucunda anne-babalık konumunda kaymalar meydana geliyor ve çocuk bir süre sonra ilişkisel estetik yoksunluğu ile yersiz davranışlar ortaya koyabiliyor. Aynı şekilde anne baba çocuğuna mahremiyet kavramından yoksun kavramlara hitap ederse de aynı sorunlar yaşanmaya devam edecektir. Başkaları ile olan mahremiyet sınırı çocuklarla da korunmalıdır, yoksa. Çocuk ne zaman, nerede nasıl davranılacağını, anne babasının tutumlarına göre öğrenecektir.
Zamanında yaşamış Allah’ı çok seven bir adamın hikayesi vardır. Uzun zaman çocuğu olmayan bu adam, yaşlılık çağında çocuk sahibi olur. Ancak çocuğunu o kadar çok sever ki, bir gece rüyasında İlahi ikaza uğrar. Ve rüyasında Allah’ı Tealayı çok sevenlerin altında yürüğü bir sancakta en önde yürürken, bir el onu o sancağın altından çeker alır. Adam ‘ben Rabbimi çok seven biriydim, neden böyle yaptınız” diye itiraz edecek olunca. Bir ses: “Senin çocuğuna olan sevgin Allaha olan sevgini geçti der”. Adam rüyasında şöyle dua eder: “ Allahım eğer kızım senin sevgini kalbimden çalıyorsa, kızımı al da ben de senin geniş lütfun ve sevgin sayesinde sana daha da çok yaklaşayım”. Ve uykusundan çocuğunun ölüm haberini alarak uyanır…
Bu kıssa sırasını karıştırdığımız önceliklerimizi hatırlatması bakımından önemlidir. Sırasına ve yerlerine müdahale ettiklerimiz, en beklenmedik yerde bizi sıramızdan, yerimizden edebilir.