Dr. Salih Gürbüz

İstanbul'un Fethini Anlamak

Dr. Salih Gürbüz

Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Arif Nihat ASYA’nın Fetih Marşı İstanbul’un Fethini anlamamız konusunda net hedefler belirliyor. Fetih asırlar öncesinde gerçekleşen bir olay olsa da, onun çağlar sonrasına hedefler gösteren özelliğini iyi anlamak gerekir.
Bu çağ, insanın arzular peşinde koştuğu, sürekli dünyalık eğlencelerin tadına bakmak için çabaladığı bir zaman dilimidir. Birçok merkez tarafından uyuşturulan bir gençlik var. Tembelliğin, uyuşukluğun, fikirsizliğin ileri derecede olduğu ve düşüncenin önemsenmediği bir zamanda yaşıyoruz. Kendisini bir cümleyle dahi anlatamayan genç harabelerin boylandığı bir zamandayız. Güncel gelişmeler konusunda en fazla kulaktan dolma bilgi sahibi olan, okudukları ile iz bırakmak adına gayreti olmayan, okumaya tembel, üretmeye tembel acınası bir tablonun seyrindeyiz.
Sadece televizyon ve internetin güdümünde yaşayan, internetsiz bir hayatı tasavvur dahi edemeyen, yerinden kalkıp bir bardak suyu almaya üşenen, kendi özel işlerini dahi takip edemeyecek kadar üşengeç genç harabeler topluluğu var!
Klavye başında kaynağını bilmediği bilgilerle şövalyelik yapmayı maharet sanan, nasıl Evlad-ı Fatihan olabilir ki? Fatih’in çocukluğundan itibaren hem maddi hem de manevi ilimlerle fevkalade donatıldığını hepimiz biliriz. Hz. Kuran’dan habersiz, Hz.Peygamberin mesajlarından uzak nasıl bir Evlad-ı Fatihan olunabilir?
Hem dünyayı hem de ahiretini imar etmeye çabalamayan bir zihniyet “ben Osmanlı torunuyum” cümlesini aklından bile geçirmemelidir. Lafla peynir gemisi yürümez! Fatih gibi gemileri karadan yürütecek kabiliyet ve iman-inanç olmadıkça Osmanlı torunu da olunmaz…
Osmanlı torunu gönüllere yaslanan, gönüllere konaklayan, gönüller inşa edendir. Fethi de bu mana ile anlamak gerekir. Sürekli insanlar arasında bozgunculuk yapan, ayrıştıran, kavganın ve gürültünün kaynağı olan, sözlerinde estetik ve terbiye olmayan Osmanlı torunu olma sıfatına ne kadar layıktır?
Fethi anlamak için, cihad meydanlarında dahi namazını aksatmayan, abdestsiz yere basmayan ecdadı hatırlamak gerekir. Büyüklerine hürmetini yitirmiş olan, bayramlarda dahi kapılarını çalmayan, anne-babayı takmayan Fethi anlayamamıştır ve Fetihten bahsetmeye de hakkı yoktur.
Batının emperyal jargonlarına sıkışıp kalıp, çağın tüketim canavarlarına alet olan bir insan Fethi anlayamaz. Kapital sistemin dişleri arasında gevilir durur.
Şiirde “Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın” uyarısı yapılıyor! Osmanlı torunu olmak için küçük meselelerin adımında değil, tüm insanlığı ve Ümmeti ilgilendiren mevzuların gemilerini yürütebilmek gerekir.
“Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...” derken şair; zamanın fendi olarak tüm boş işlerin peşini bırakmak gereğini bizlere hatırlatmaktadır. Bu çağda Müslümanlar üzerinde, özellikle Müslüman gençliğini hedef alan her türlü ayak oyunlarını iyi çözmemiz gerektiği işaret ediyor. Ve şair, bu oyunları da, oyun kurucuların kendilerine dolamak için gayret içinde olunmasını öğütlüyor. Bizlerin “fendi” Hz.Fatih’i anlamakla yetenekleşecektir. Her türlü hileye –hurdaya ve ahlaksızlığa karşı uyanık ve karşı durmamız gerekir. Böylelikle Fethi anlayabiliriz. Anlamak yaşamaktır!
 

Yazarın Diğer Yazıları