Ayla KAYMAZ

Yanlış Yerlerde Dolaşan Ruhlar!

Ayla KAYMAZ

Hayat, bazen bizi bilinçsizce zorladığımız, çabaladığımız ve tükettiğimiz bir döngüye sürükler. Kimi zaman bir kapıyı defalarca çalarız, o kapının ardındaki sessizlikte ısrar ederiz. Oysa o kapı, belki de hiçbir zaman açılmaması gereken bir kapıdır. Yanlış yere doğru yönelen tüm bu enerji, içimizde bir yangına dönüşür; ruhumuzu tüketir, kalbimizi daraltır.

Zorladığın yer yanlış yerdir…

Çünkü hayat, akışa davet eder bizi. Düz bir nehirde bile taşları zorlamadan geçen bir su gibi… Ama biz, bazen zorlayarak nehrin doğal akışını bozarız. Bir ilişkiyi, bir hayali, bir işi… Belki de zorlama bıraktığımızda, olması gerekenin kendiliğinden hayatımıza akmasına izin vereceğiz. Ama biz hep o ilk itişte kayboluruz.

Sürekli çabaladığın yer yanlış yerdir…

Emeğin kutsallığına inanırız, evet. Ama bir çaba, karşılığını bulmadığında kutsallığını yitirmez mi? Bir toprağa tohum ekeriz, sulamaya devam ederiz, ama o toprak ürün vermez. Belki de o toprakta değil, başka bir yerde kök salmalıdır hayallerimiz. Çabayı da doğru yere yönlendirmek gerekmez mi?

Sorguladığın yer yanlış yerdir…

Sorular bizi büyütür, olgunlaştırır. Ama bazı sorular bizi tüketir, çünkü cevabın olmadığını bildiğimiz bir yere doğru kazmaya başlarız. “Neden ben?” diye sormak yerine, “Bununla ne yapabilirim?” diye sormak daha doğru değil midir? Yanlış soruların yanlış cevapları olmaz, sadece içimizde kapanmaz bir boşluk bırakır.

Konuşmadığın yer yanlış yerdir…

Bazen sözcükleri yutmayı seçeriz. Susmak zarif bir erdem gibi görünür. Ama bazı suskunluklar, ruhumuzda büyüyen yaralardır. Belki de en sessiz kalmamamız gereken yerde sessizliği seçmişizdir. Bizi tüketen diyaloglardan kaçarken, kendi içimize de kapanmışızdır.

İçine attığın yer yanlış yerdir…

Çünkü içe atılan her şey, bir gün dışarı taşar. Üzgünlüğümüz, öfkemiz, yaralarımız… Hepsi bir köşede birikir, ağırlaşır ve taşınamaz bir yüke dönüşür. Belki de o yükten kurtulmanın tek yolu, onu paylaşmaktır. Sadece doğru insanlara, doğru zamanda…

Hayatın bize fısıldadığı şey hep aynı aslında: Yanlış yerde dolanıyorsun. Belki başka bir yol, başka bir kapı, başka bir soruda saklı cevaplar. Kendimizi tükettiğimiz yerde biraz durup dinlenmek, hayatın bizi nereye davet ettiğini yeniden anlamaya çalışmak gerek. Yanlış yerlerde dolaşan ruhlar, doğru yere yöneldiğinde huzuru bulur. Belki de asıl cesaret, yanlış yeri terk etmeyi bilmektir.

Sen nerede duruyorsun? Ve orası gerçekten doğru yer mi?

Yazarın Diğer Yazıları