TUSAŞ
Ayla KAYMAZ
Geçtiğimiz gün, Ankara Kahramankazan’da yer alan TUSAŞ tesislerine yönelik gerçekleştirilen terör saldırısı, ülkemizdeki güvenlik zaafiyetini bir kez daha gözler önüne serdi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın yaptığı açıklamaya göre, saldırıda 5 kişi hayatını kaybetti, 22 kişi yaralandı. Bu acı haber, hepimizi derinden sarstı. Fakat bu saldırı, sadece kaybedilen canlarla değil, aynı zamanda ülke güvenliği adına ciddi soruları da beraberinde getiriyor.
Nasıl oluyor da bu denli büyük bir güvenlik zafiyeti yaşanıyor? Terör örgütü PKK, yıllardır ülkemize yönelik saldırılar düzenleyen bir yapı. Ancak bu kadar önemli bir savunma tesisine yönelik saldırıyı gerçekleştirebilmeleri, güvenlik sisteminin nasıl bu kadar zayıf olabileceğini bin kez düşündürüyor!
Saldırganların 12 kilometre uzaklıktaki bir taksi durağından TUSAŞ’a gelmeleri, taksi şoförünü öldürmeleri ve ardından tesisin önünde gelişi güzel ateş açarak bombalı saldırı düzenlemeleri, planlı ve organize bir saldırıyı işaret ediyor. Böylesi bir saldırının engellenememesi, güvenlik güçlerimizin sahada daha aktif ve hızlı hareket etmeleri gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in "Bu PKK’lılara hak ettikleri cezayı her seferinde veriyoruz, fakat bir türlü akıllanmıyorlar" açıklaması, haklı bir öfkeyi dile getiriyor. Ancak öfke, kaybedilen canları geri getirmiyor. Şu an en büyük soru işareti, bu saldırının nasıl bu kadar kolay gerçekleştirilebildiği. Özellikle ülkemiz savunma sanayisinin kalbi olan TUSAŞ gibi stratejik öneme sahip tesislerin daha sıkı korunması gerekmez miydi? Teröristlerin bu kadar rahat hareket edebilmesi, güvenlik açıklarının ciddi bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini gösteriyor.
Ülkemiz, yıllardır terörle mücadelede büyük adımlar atmış ve önemli başarılar elde etmiştir. Ancak son olay, terörün hala büyük tehdit olduğunu ve her an, her yerde vurabileceğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Peki, bu güvenlik açıkları nasıl kapatılacak? Öncelikle, kritik altyapıların korunması için teknoloji kullanımını artırmamız gerekiyor. Gelişmiş gözetim sistemleri, yapay zeka destekli analizler ve anlık müdahale ekipleri bu tür saldırıların önlenmesinde kilit rol oynayabilir. Oynamalı…
Terör örgütleri, yalnızca fiziksel saldırılar gerçekleştirmiyor; aynı zamanda toplumda korku, kaos ve güvensizlik yaratmayı hedefliyorlar. Bu nedenle, yalnızca saldırganların cezalandırılması değil, gelecekte benzer olayların yaşanmaması adına yapısal reformlara ihtiyaç var. Her birimiz, güvenlik güçlerimize güveniyor, onların bizi koruyacağına inanıyoruz. Fakat güvenlik zaafiyetleri, bu inancı sarsıyor. Kaybettiğimiz canların hesabı sorulmalı ve bu saldırılar bir daha yaşanmamalı.
Savunmamızın en güçlü olduğu yerlerde bile bu denli büyük güvenlik açıkları varsa, sıradan vatandaş nasıl korunabilir? Yürek sıkıntısından, gaileden kendimizi alamaz olduk.
Terörle mücadelede kararlıyız, ama bu kararlılık, somut adımlarla desteklenmediği sürece bir anlam taşımıyor. Kaybettiğimiz her can, daha sıkı önlemler almamız gerektiğini bizlere hatırlatmalı ve her gün daha toparlanmış şekilde ilerleme kaydetmeliyiz diye düşünürken her gün çağın gerisine bu hızlı koşuş kalbimde bir saplanmış kör bıçak…