
Şeb- Î Arus
Ayla KAYMAZ
Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin öldüğü gece Şeb-i Arus olarak adlandırılıyor. Mevlana Celaleddin-i Rumi, bu geceyi Rabb'ine, sevgiliye kavuşma gecesi olarak düşündüğü icin bu geceyi Düğün Gecesi olarak tanımlanmıştır.
Mevlana'nın ölüm yıl dönümüne denk gelen haftalarda yapılan 'Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri' de halk arasında 'Şeb-i Arus' olarak anılmaktadır.
“Hz. Mevlânâ’nın, bu düşüncenin tam kucağında yetiştiğini, ba¬bası Sultan-ı Ulemâ’nın Bağdat’a vardıklarında kim olduklarını soran zamanın Halifesi’ne, “Biz Zâta mensubuz, Zâta gidiyoruz! Dostlar, salâvat getirin gidişimize” diye verdiği cevap bunun bariz delîlidir. Bu inancı Hz. Mevlânâ’dan sonra oğlu Sultan Veled’in Maârif adlı eserinde ve torunu Ulu Ârîf Çelebi’nin bir rubaisinde aynen görmekteyiz.
Maârif’te:
“Temiz ruhlar, melekler, felekler, yer, arş ve kürsî levh-i kalem ve diğer her şey yok olacak fena bulacaktır. Fakat Mü’minin ölmesi, zahiren ölmek ve yok olmak ise de, buna ölüm demezler…
Mü’min o tatlı tane gibi, yahut o buğday tanesi gibi, ölüm halindeyken, hal dili ile şöyle der: ‘Eğer ben ölürsem, bana öldü demeyiniz, çünkü o ölüyü dost aldı götürdü ve O’nunla yaşıyor…’
Her ne kadar Mü’minler ölürler ve yok olurlarsa da buna, ölüm demeyiz. Hatta hayâtın tâ kendisi deriz. Tıpkı yerin altındaki buğday tanesinin ölmesi ve yok olmasında olduğu gibi…
Fakat, eşkıyânın ve yollarını kaybedenlerin ölümüne ölüm deriz.” (Maârif, Fasıl: 11)”
Her bir ölümü düğün gecesiymiş gibi yaşayacak kalp versin Rabbim her birimize…
Selametle