Ayla KAYMAZ

Savaşın Ardındaki İroni

Ayla KAYMAZ

Suriye, bir zamanlar bölgesinin parlayan yıldızlarından biriydi. Tarihi, kültürü ve coğrafyasıyla dünya çapında tanınan bu ülke, 2011 yılından itibaren kanlı bir iç savaşın pençesine düştü. O günlerden bugüne kadar yaşanan acılar, sadece bir milletin değil, tüm insanlığın vicdanını sarstı. Peki, bu süreçte kim kazandı? Kim kaybetti? Ve savaşın sonunda geriye ne kaldı?

Beşşar Esad’ın, Rusya'nın kollarında sığınmak zorunda kalması, Suriye’deki yönetimin ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serdi. Bir zamanlar dünyayı kendine karşı düşman eden, diktatörlükle taçlandırdığı yönetimle halkının büyük kısmını mağdur eden Esad, sonunda o eski gücünden çok uzakta, Kremlin'in gölgesinde yaşamak zorunda kaldı. Bu, acı bir dönemin simgesi gibi. Esad, halkını yok sayarak kendi iktidarını sürdürdü; milyonlarca masum insanın hayatını kaybetmesine, on milyonların evlerini terk etmesine sebep oldu.

Savaşın ortasında, insanların en temel haklarından mahrum bırakıldığı, işkence ve zulmün had safhaya çıktığı Suriye, zamanla yer altı hapishanelerinin kabusu oldu. Esad’ın yönetimi altındaki o karanlık yer altı zindanlarında, yıllarca insan hayatları çürüdü. Üç katlı yer altı hapishanesinde binlerce insan, fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz kaldı. Birçok masum insanın kaybolduğu, hapsedildiği ve ölüme terk edildiği bu zindanlar, Suriye’nin işlediği insanlık suçlarının simgelerinden biri haline geldi.

Ancak bir ironidir ki, bu karanlık dönemin sonunda, Suriye’nin milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye'ye geldikleri dönemde, pek tabii yalın ayak gelen Suriyeliler, lüks arabalarla geri döndüler. Göçmenlerin bir kısmı, yaşadıkları zorlukları geride bırakıp, yıllar sonra ülkelerine dönmenin yolunu buldular. Geri dönerken arkalarında bıraktıkları, mülteci olarak geldikleri Türkiye'nin onların hayatını yeniden şekillendiren gücüydü. Fakat dönüp bakıldığında, milyonlarca Suriyeli mülteci, sadece bir kaç yıl sonra lüks arabalarla, sanki hiç zorluk çekmemiş gibi geri döndüler. Bu dönüş, birçok soru işaretini akıllara getirdi.

Bir yandan lüks içinde dönenlerin ellerindeki servet, savaşın yarattığı travmalara rağmen bu insanların yaşamlarını sürdürmelerine olanak sağlarken, diğer tarafta, hayatını kaybeden masumlar ve geri dönmeyen yüzbinlerce insanın hatıraları kaldı. Savaşın kazananları kimlerdi? İnsanları topraklarından sürükleyen, yıllarca savaşan, evlerini terk eden, bedenlerini kaybedenler; yoksa savaşı bitirip, yoluna devam edenler mi?

Esad’ın sığınağı, Suriyelilerin dönüşü ve yıllar sonra ulaşabildikleri konfor, sadece savaşın ne kadar acımasız olduğunu değil, aynı zamanda savaşın arkasındaki derin ekonomik ve siyasi ilişkilerin de ne kadar karmaşık olduğunu gözler önüne seriyor. İnsanlar, hayatta kalmak ve hayallerine ulaşmak için çoğu zaman en temel değerlerinden, en büyük umutlarından vazgeçmek zorunda kalıyor. Savaş sonrası gelen ‘yeniden yapılanma’ her zaman aynı sonucu doğurmaz. Birçok insan, sadece evlerine dönmekle kalmaz, aynı zamanda bir tür ekonomik ve sosyal yeniden doğuşa tanıklık eder. Fakat bu, sadece bir kısmının ulaşabildiği bir hedeftir.

Savaşın ardından geriye kalanları doğru bir şekilde anlamadan, geçmişin acılarını unutmadan, yeniden inşa edilen her yapının ne kadar kalıcı olacağı büyük bir soru işareti.

Yazarın Diğer Yazıları