Ayla KAYMAZ

Hoşgeldin Yaz

Ayla KAYMAZ

Hoşgeldin beyaz keten elbisem!
Saracak mısın bedenimi yumuşacık,
Uçuşacak mısın tatlı yaz akşamı rüzgarlarında,
Süpürecek misin yerleri usul usul.
Hangi coğrafyanın tozu bulanacak acaba bu yıl etek uçlarıma. 

Hoşgeldin mis kokulu sardunya!
Saracak mısın damı, balkonu,
Yarışacak mısın asma yaprağıyla,
Bastırabilecek misin o hınzır limonun kokusunu,
Bak daha anlatırken içime doldu.
Koymuş mudur Ferdi baba iç baklaları enginar çanağına,
Süslemiş midir dereotuyla tepesini.
O tuzlu melteme, yüzüme vuran nahoş yosun kokusuna bak sen başladı dansa zihnimde.

Sana da selam olsun,
Yaz deyip gözümüzü kapatınca hemen beliren Arnavut kaldırımlı, pembe  begonvillerin aheste aheste doladığı taş ev,
Sizleri de unutmadım üzüm bağları, tütün tarlaları,
Yel değirmenleri, damla sakızı ağaçları.
Damla sakızlı Türk kahvesi , buz gibi bardağın içine macunu yanında, tadı damağımda…

Sana da selam olsun komşu!
Partenon, Erekhtheion, Akropolis, Meteora, Hephaestus Tapınağı, Delphi Harabeleri, Epidaurus Antik Tiyatrosu...
Ama tutuşmayalım kimin o baklava.
Senin olsun, benim olsun, bizim olsun.
Orta yol bulunsun ver bir melomakarona…

Sana da selam olsun pembe domates, bal karpuz.
Kabak çiçeği dolması, börülcesi…
Körfezin dalgın, durgun sularını bile harekete geçirir 
O şirin ortancalar, şakayıklar.
Ben sana dargın sen bana küs,
Boş ver geride kaldı o yağan yağmur, basan sis…
Tadını çıkarmak gerek; terliğe yapışan kumun, dudakta kalan tuzun.
Keyfine varmak gerek içine damlayan güneşin, huzurun.

Kimseye söyleme o iğde kokulu masumiyetini,
Çırp camından lavanta kokulu şilteleri 
Salıver; o acıyı, çaresizliği, dolu taşkın kimsesizliği,
Yaz kapıda; lakerda mor soğan tabakta.

Şimdi hiç susmayacak cırcır böceği,
Geceleri dertleşecek çekirgeyle.
Sen inat etsen de bastıracak iç sesini.
Dur diyecek; bugünde dur, anda şu anda dur.
Dünü ve yarını düşünerek gecen onca zamana bir nanik yapta dur.
Bak, şu ana, etrafına…
Kaçırma bu yazı da diyecek. 

Kaçırma…
Belki evde balkonda, ya da tarla da sıcağın altında, kim bilir kızgın kumlardan serin sulara belki her neyse ne kaçırma.
Bir avuç yaz kokusu, bir ikindi ezanı, bir çimen yeşilinde ekmek üstü salçayı,
Karıncayı, marulu, kantaronu,
Her nasılsa yaz senin oralarda dur ve soluklan.
Bu yaz onu kaçırma…

Yazarın Diğer Yazıları