
Esnaf!
Ayla KAYMAZ
“Esnaflık” diyoruz ya hani aslında insan olma sanatının bir dalı! Beşerî ilişkilerle ilintili her kim ki bir mesleğe sahipse, çok güzel -mış gibi yapabilmeli. Anlık bir üzüntümüz, gerginliğimiz, öfkemiz olmaz mı hepimizin olur! İnsanız en nihayetinde. İşimizi sevmeyebiliriz, aldığımız ücreti yetiremeyebiliriz, o an kendimize bile tahammülümüz olmayabilir ama bir müşteri dükkandan içeri girdiğinde çok ilgiliymiş gibi, gülümsermiş gibi, özenirmiş gibi yapabiliriz.
Ben minik nezaketlerin meftunuyum diye söylüyorum ya hep bayram öncesi iki çocuğumla bir çok yer ziyaret ettim alışveriş yaptım. Girdiğim dükkanın birinde; çocuğum defaaten su istedi arabada verebileceğimi söyledim ve dükkan sahibi bunu duymasına rağmen küçük bir çocuğa su ikram etmekten imtina etti. Dahası sürekli alışveriş yaptığım bir yer en son işimiz uzayınca ben rica ettim diye uzattı bir bardak suyu minicik bir çocuğa. Artık ayaklarım geri geri gidecek. Hani gerek yok çünkü her sözü lâf ile beyana der ya Mevlana Hazretleri öyle işte…
Bir diğer yandan her gittiğimizde evlatlarıma kendi sofralarında o an ne varsa bölüp uzatan, güler yüzlerini asla eksik etmeyen, dini, resmi, milli, yerel, ulusal özel her ne gün varsa onula ilintili müşterilerine minik hediyeler hazırlayan yerler var tanıdığım, eriyorum. Sen oraya muadil bin kat güzel birşey de bulup getirsen ben gelmem mesela, değişmem burayı. Hani çocuklarla basit bir alışverişi tamamlamak çok zor olabiliyor etraftaki herşeye dokunabilir, oradaki herşeyi alıp almayacağımızı tek tek ve tek sorabilir, ağlayabilir, duygularını ifade edebilmek için yeterli kelime dağarcıklarının olmayışından ötürü ağlama krizlerine girebilirler. Böylesi senaryoları yaşadığımız yerlerde var. Surat asmak, kapris yapmak, çocuğu azarlayıp anneyi mahcup etmek yerine o an anneyi rahatlatmak, çocukla iletişim kurmayı deneyen ve hep oluruna bakmayı ilke edinmiş tanıdığım esnaflarda yok değil.
Yürekten anlıyorum her zaman durumu her iki taraflı kötüye kullananlar olabilir. Ama sen mahcup anneyi yahut güler yüzlü samimi işletmeciyi ayırırsın. Ama sözcüklerin gücünü hele ki bir bakış, yüz ifadesi, beden dili ile birleşince asla hafife almayalım.
Esnaf bir mahallenin bel kemiğidir. Ünvana takılmayalım bulunduğun bölgeye hizmet vermek seni bir tampon yapar. Sadece bir ürün satmaktan fazlası, kültürel alışverişin de en minik dinamiği sende başlar işletmeci kardeşim. İnanın insanın gözü yok çay da kahve de… Bir tatlı dil , bir güler yüz. Bitti gitti.
Selametle…