Eğitimde Eşitlik Nerede?
Ayla KAYMAZ
Türkiye’de eğitim sistemi zaten pek çok sorunu bünyesinde barındırırken, son yıllarda Suriyeli öğrencilerin bu sisteme dahil edilmesiyle birlikte yeni tartışmalar da beraberinde geldi. Eğitimde fırsat eşitliği her çocuk için bir hak iken, Suriyeli öğrencilere yönelik uygulanan bazı ayrıcalıklar, maalesef ki Türk öğrenciler ve aileleri tarafından adaletsiz bulunuyor.
Öncelikle, şunu kabul edelim ki Suriyeli öğrenciler, kendi istekleri dışında savaşın ortasında kalan, vatanlarından koparılan, zorlu bir hayat mücadelesi veren çocuklar. Bu noktada, onların eğitime erişimi sağlamak insani bir sorumluluk. Ancak mesele, bu erişimin nasıl sağlandığı ve bu süreçte diğer öğrencilerle aralarında nasıl bir dengenin kurulduğu.
Gelin bu "ayrıcalık" meselesine biraz daha yakından bakalım. Öncelikle, birçok Suriyeli öğrenci, okullara herhangi bir sınav ya da değerlendirme kriteri olmadan kaydediliyor. Bunun yanı sıra, ailelerin ekonomik durumlarına bakılmaksızın eğitim materyalleri, kırtasiye malzemeleri ve zaman zaman burs imkânları ücretsiz olarak sağlanıyor. Elbette yardımlaşma ve insani destek çok önemli, ancak bu noktada şu soru gündeme geliyor: Kendi vatandaşlarımız için bu tür yardımlar ne kadar erişilebilir? Türk öğrenciler, aileleri ciddi ekonomik zorluklar yaşarken bu imkanlara aynı ölçüde ulaşabiliyor mu?
Bir başka örnek, bazı okullarda Suriyeli öğrencilerin sınıf geçme ve not değerlendirme kriterlerinde yapılan esneklik. Dil bariyeri, kültürel farklar elbette dikkate alınmalı, ancak bu durumun diğer öğrencilerde yarattığı adaletsizlik duygusu da göz ardı edilmemeli. Bir öğrenci, yıl boyunca sınavlara hazırlanırken ve zor şartlarda başarı elde etmeye çalışırken, aynı sınıfta bir başka öğrencinin sadece "durumundan" ötürü daha farklı değerlendiriliyor olması, eğitimdeki adalet ilkesine ters düşmüyor mu?
Bu konudaki bir diğer eleştiri de, bazı bölgelerde Suriyeli öğrenciler için özel sınıflar ya da eğitim programlarının oluşturulması. Bu durum, hem entegrasyon sürecini zorlaştırıyor hem de Türk öğrencilerde ayrımcılık hissiyatı doğuruyor. Üstelik Suriyeli öğrenciler de bu sistemde kendilerini "öteki" olarak hissedebilir, dışlanmışlık duygusuna kapılabilirler. Eğitim, ayrım yapmadan birleştirici bir güç olmalı; ancak bu şekilde uygulanan politikalar ne yazık ki ayrımcılığı besleyebiliyor.
Bu noktada, bir denge kurulması şart. Suriyeli öğrenciler için eğitimde fırsat eşitliği sağlanırken, Türk öğrencilerin hakları ve beklentileri de göz önünde bulundurulmalı. Aksi halde, sistemin bir tarafını iyileştirirken, diğer tarafında ciddi yaralar açılıyor. Veliler, bu durumu daha fazla sorgulamaya başladı ve öğrencilerin motivasyonu da giderek düşüyor. Okul, bir toplumun aynasıdır; eğer orada adalet eksikse, bu tüm topluma yansır.
Sonuç olarak, eğitimde asıl mesele, herhangi bir gruba özel imtiyazlar vermek değil, tüm öğrencilerin eşit koşullarda kaliteli eğitim alabilmesini sağlamaktır. Suriyeli öğrencilerin eğitime entegrasyonu elbette ki bir zorunluluktur, ancak bu entegrasyon sürecinin Türk öğrencilerin eğitim hakkını gölgelememesi, aksine her iki grup arasında köprüler kurarak herkesin faydalanabileceği bir sistem oluşturulması gerekir. Eşitlik, sadece bir slogan değil, her çocuğun hakkı olmalıdır.