Duyarsızlık Bir Miras mı?
Ayla KAYMAZ
Hep duyarız, erkekler daha duyarsızdır diye. Peki, bu gerçekten doğuştan gelen bir özellik mi, yoksa bizlerin onlara sunduğu bir miras mı?
Bir anne olarak bu soruyu kendime çok sordum. Çünkü fark ettim ki aslında bir erkek çocuğu yetiştirmek sadece onun geleceğiyle ilgili değil. O çocuk bir gün birinin eşi olacak, bir babanın rolünü üstlenecek, bir işyerinde belki lider olacak. Ve o anlarda, bugün bizim verdiğimiz değerler onun dünyayı algılayış biçimini belirleyecek.
Anne olmak çoğu zaman “mükemmel olmak” sanrısına kapıldığımız bir yolculuk. Ancak mükemmel olmayı bir kenara bırakıp, "sağduyulu bir insan yetiştirmek" esas başarımız olmalı. Sağduyu ne mi? Birini dinlerken kalbiyle anlamaya çalışmak, başkalarının hakkına saygı göstermek, hayatta sadece kendi çıkarlarının peşinden koşmamak… İşte bu değerleri öğretmek, “oğlum yapar, erkek çocuktur” kolaycılığına kapılmamakla başlıyor.
Bazen çocuklarımıza istemeden de olsa şu mesajı veriyoruz: “Sen erkek çocuksun, ağlama, güçlü ol, dik dur.” Oysa duygularını ifade etmek bir zayıflık değil, insani bir erdem. Belki de oğlumuza “Ağlamaktan utanma. Hissettiğini söyle, kırıldığını dile getir, çünkü bu seni gerçek bir insan yapar” desek, bir anne ya da bir eşin kalbine dokunan bir erkek yetiştirmiş oluruz.
Çocuğumuz, kendine nasıl davranılmasını öğrenirse, başkalarına da öyle davranır. Ona küçük yaşlardan itibaren saygı, empati ve duyarlılığı öğretmek bizim elimizde. Oyuncakları paylaşmak istemediğinde “Hayır, sadece senin olsun” diyerek değil, paylaşmanın getirdiği mutluluğu yaşatarak başlayabiliriz. Kız kardeşiyle tartıştığında “Erkek çocuğu serttir, idare et” demek yerine onu anlamasını, sözleriyle çözüm aramasını öğretebiliriz.
Sonuçta, hepimiz sadece bir çocuk büyütmüyoruz. Bir geleceğin mimarlarını yetiştiriyoruz. Belki bugün çok masum ve küçük bir oyun gibi gelen davranışlar, yarın onların kimliklerini şekillendirecek. Anne olarak mükemmel olamayız, ama çocuklarımıza kalbiyle düşünen ve elleriyle güzellik inşa eden bir insan olmayı öğretmek elimizde. İşte o zaman, erkek çocukların duyarsız olduğu algısını belki biz değiştirebiliriz.
Unutmayalım, sağduyu bulaşıcıdır. Ve belki de bir annenin en büyük mirası, bu dünyaya daha duyarlı bir insan bırakmasıdır.