Ayla KAYMAZ

Denge Nerede?

Ayla KAYMAZ

Yeni açıklanan asgari ücretle birlikte hepimizin zihninde aynı sorular dolaşıyor: Bu maaşla bir ay nasıl geçer? Bir evin mutfak masrafından kira giderine, çocuğun okul ihtiyaçlarından faturalarına kadar temel harcamalar karşılanabiliyor mu? Cevap ne yazık ki pek çok kişi için acı bir “hayır.”

Her yıl açıklanan asgari ücret rakamları, enflasyonla adeta bir köşe kapmaca oynuyor. Ancak, enflasyonun arkasında nefes nefese koşan halkın cebine giren miktar, artan fiyatların altında ezilip gidiyor. Çarşı pazarın hali malum; marketlerdeki ürün etiketleri bir gün arayla değişiyor. İnsanlar artık sadece bir ürünü almak yerine, “Bu ay bunu almazsam hangi açığı kapatırım?” diye hesap yapıyor.

Bir yanda açlık sınırının altında bir hayat mücadelesi veren milyonlar, diğer yanda lüks araçları, dudak uçuklatan maaşları ve geniş ayrıcalıklarıyla milletvekilleri. Onların maaşlarına yapılan zam oranlarıyla halkın maaşına yapılan arasında uçurum var. Bu uçurum, sadece ekonomik değil, aynı zamanda vicdani bir çöküşü de gözler önüne seriyor. Halktan oy isteyip onları temsil etme sözü verenlerin, halktan böylesine kopuk bir yaşam sürmesi nasıl açıklanabilir?

Peki, bu çark daha ne kadar dönebilir? Halk, geçim derdinin yanı sıra bir de adaletsizlik duygusuyla mücadele ediyor. İnsanlar artık sadece zamları değil, bu zamlara karşı adaletli bir denge kurulamamasını da sorguluyor. Küçük bir örnek: Bir milletvekilinin maaşıyla bir asgari ücretli tam kaç ay geçinebilir? Bu sorunun cevabı bile sistemin vicdansızlığını açıkça ortaya koyuyor.

Hükümetin enflasyon karşısında maaşlara artış yapmak yerine kökten çözümler üretmesi gerekiyor. Üretim artırılmalı, tüketim dengelenmeli, israf ve lüks harcamalar son bulmalı. Devletin, temsilcileriyle halk arasındaki uçurumu kapatacak adımlar atması şart.

Halkın çığlıklarını duymayanlar, kendi sesleriyle boğulacaklar. Belki de en acı olan şu: Ülkenin asli sahipleri, yani halk, artık kendini misafir gibi hissetmeye başladı. Bu evin gerçek sahipleri yeniden söz sahibi olmalı. Çünkü adalet, lüks bir kavram değil; bir halkın hayatta kalma mücadelesinin temel taşıdır.

Yazarın Diğer Yazıları