
Bir Başka Benliğe Yolculuk!
Ayla KAYMAZ
Bazen düşünüyorum; acaba tek bir hayat, yaşanabilecek tüm hayatlara yeter mi? İnsan bir karaktere, bir evin içine, bir ülkenin coğrafyasına sığmak zorunda mı? Yoksa içimizde pek çok benlik barındırıyoruz da, sadece zamanı geldiğinde mi ortaya çıkıyorlar?
İzlemeyi en sevdiğim filmde “The Holiday” gördüğüm gibi: İki kadın, iki şehir, iki farklı dünya. Evlerini, yaşamlarını, belki de kimliklerini değiş tokuş ediyorlar. Ve ben, ekran başında kendime sormadan edemiyorum: Acaba bir gün başka bir pencerenin perdesini aralasam, ne hissederdim?
Bir sabah Paris’te uyanıyorum mesela. Elimde dantel eldivenlerim, camdan bakarken karşıdan bir Fransız lady zarafetle yürürken göz göze geliyoruz. Bir gün sonra kendimi Abu Dhabi’nin çöl rüzgarında buluyorum; uçuş uçuş bir abaya, elimde Arap kahvesi, güneş tenime dokunuyor. Sonra bakıyorum, İsviçre’nin karları altında topuklu ayakkabılarla yürümeye çalışıyorum; her adımda geçmişime, hayatıma, seçimlerime bakıyorum sanki.
Aslında bu sadece bir “yer değişimi” değil. Bu, ruhumun diğer benliklerini keşfetme yolculuğu. Fransız zarafetini, Arap sadeliğini, İsviçre’nin dinginliğini bir arada yaşama isteği değil bu yalnızca daha fazlası. Belki de hepimiz küçük küçük yapıyoruzdur bunu fark etmeden. Bir kitaba sarıldığımızda başka bir karakter oluyoruz, yeni bir şehre gittiğimizde başka bir insan… Hatta kimi zaman bir dost sohbetinde bile bir başkasının penceresinden bakıveriyoruz hayata.
Ben, Ayla olarak, çocuklarımın gülüşlerini, evimin huzurunu, köşedeki kahvemi çok seviyorum. Ama içimde bir yerlerde hâlâ bavulu hazır, yeni bir pencere aralamaya hevesli başka bir Ayla daha var.
Kim bilir, belki hayat da tam olarak böyle güzelleşiyor: Her gün aynı benliği taşımak yerine, bazen kendimize küçük kaçamaklar hediye ederek. Bir pencereyi açıp, diğerini aralamak…