Ayla KAYMAZ

Belgrad

Ayla KAYMAZ

Bu hafta  ayağımın tozuyla sizlere biraz Sırbistan’dan bahsetmek istiyorum. Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bu doğa harikası şehir beni biraz hayal kırıklığına uğratmadı desem yalan olur. Doğa büyüleyicidi. Her yer yemyeşil. Yollar boyunca uzanan ağaçlar, nefis araziler gerçekten insanı mest ediyor. Nehir başlı başına harikaydı. İnsanlar bu nehri maksimum verim alacak şekilde kullanıyor. Hani nehirde yüzmeyelim mi? Yüzüyorlar. Bir port yapmayalım mı ? Yapmışlar. Avlanıyorlar, tekneyle geziyor, kano yapıyorlar. Nehir’in üzerine minik çelikten bir kaç odalı kalınabilecek konaklamalı yerler inşa etmişler. Nehir’e bakan restaurantlar da çok keyifli, yeme içme inanılmaz uygun. Meyve , sebzeler çok çok lezzetli. Tek bir sokak kedisi ve köpeğine rastlamadım ne hikmettir bilmem. Günlerce kaldım ama ne bir kedi ne de başı boş bir köpek gördüm. Şehir yeniliğe açık, otantik tarihi yapısını korurken diğer yandan yeni konaklama yerleri binalar inşa ediliyor. Sanayileşmeyi gözünüzle çok net görebiliyorsunuz. Hizmet sektöründe gördüğüm on bireyden dokuzu gayet neşeli. Ama gel gelelim ki ruh yok. 

Biz ülkece turist sever bir milletiz hani dilimizi, dinimizi yahut en çiğnememiz üzerine bir eksiklik olsa ayyyy ne kadar tatlılar der bizimkiler illa bir eksiği , bilmediği varsa canla başla yardım ederler. Hani çünkü turist her anlamda hareketlilik, ekonomiye can verendir. Başka millet seversin sevmezsin o ayrı ama sen ulusal anlamda sektörde hizmet sunan biriysen biraz nezaketli olursun ülkeni temsil ediyorsun yahu! Ben bilakis Türk’e karşı olan negatif bir tavır gibi hissettim üzülerek. Nezaket ve güleryüzü kenara koyalım, kabalık görmeksizin iletişim kurabildiğimiz çok az alan oldu. 

Tatilimizin beşinci gününde ki daha kalmayı planlıyorduk dönmek istedik. Çünkü tarihi meydanlar, müzeler, hayvanat bahçesi, nehir üstü mekanları, alışveriş merkezleri, outletler derken dön dön aynı yerlere gelmeye başlayınca bende Belgrad ile ilgili neyi kaçırdık telaşı oluşmaya başladı. Çünkü öyle anlatılıyordu öyle anlatılıyordu ki hani bu kadar olmaz kesin atladığımız şeyler oldu algısına büründüm. Çocuklarla otel odasında biraz puzzle yapmak ve evcilik oynamak dışında gece hayatına dahil olamadığımız için belki de kaçırdığımız o övülen şeyler oradadır diye düşündüm doğrusu. 

Gidecek olanlara, gitmeyi arzu edenlere korku salmak istemem. Beni nereye koyarsan koy bir mutluluk çıkarırım kendime hani çok çok zevk aldığım anlar, yerler, manzaralar oldu tabi. O kısımın da hakkını yemeyeyim! Görmediğiniz güler yüzü nehir ve doğa fazlasıyla verecek çünkü.

Selametle…

Yazarın Diğer Yazıları