Ayla KAYMAZ

Aşık Atmak

Ayla KAYMAZ

Bu sene tesadüfen olimpiyatlarda bizim şu çocukluğumuzun oyunu beş taşın oynandığını gördüm. Âşık oyunuymuş hiçte bilmiyorduk diye konuştuk. Ben bir yemeği yerken acaba ilk nasıl ortaya çıktı, bir şarkı dinlerken kime bestelendi gibi arkasındaki hikayeyi çok sever, mümkünse araştırır bilerek yer, dinler, gezerim. Oyun içinde böyle söylenince merak edip bu kültürel oyunumuzun başlangıç noktasını araştırmak istedim. 

Öncelikle öğrendim ki âşık oyunu değil aşık hani şu bildiğimiz bir deyim var ya ; “ Aşık atmak!” oradaki aşıktan geliyormuş. Aşıksa; keçi, koç, koyun gibi çeşitliliğe sahip küçük baş hayvanların arka ayakları bileklerinden çıkarıldıktan sonra dörtgen şeklinde, dört farklı yüze sahip olan kemiğe denilirmiş. Bu kemiklerle oynanan oyuna da "aşık oyunu" adı verilmiştir. Hemen bir romantizme bağlayacaktık olmadı yani. Aklımda çeşme başında al yazmalı bir masum kızla, elma yanaklı bir genç karşılıklı oturmuş taşları atıp, tutarken sevdalık edermiş gibi bir hikaye canlanmış arkada da Neşet dedem çalmaya başlamıştı ama yok çıkın çıkın oralardan hiiiiç öyle değilmiş. 

Aşık oyunu, çoğunlukla küçük baş hayvancılığın yaygın olduğu kırsal bölgelerde baş göstermiş hatta daha çok erkek çocuklarının oynamakta olduğu bir oyun olma niteliği barındırırmış eskiden. 

Ben şanslı nesil olma olayının dibini sıyıranlardanım. Sitemizin bahçesinde yan apartmanın çıkmaz sokağında oyunlar oynardık. Düzgün taşları eve götürür, sabunlar yıkar sonra kızlarla bir örtü yayar altımıza oynardık. Öyle tatlı gelirdi ki saatlerce oynadığımızı bilirim. Bildiğim, gördüğüm herşeyi çocuklarıma anlatmayı, tattırmayı da vazife bilirim kendime. Anımsamışken hemen taş aramaya çıkacağız… Belki sizde eskileri bir yâd etmek istersiniz.

Selametle…

Yazarın Diğer Yazıları