Ayla KAYMAZ

Apostolos Andreas Kilisesi

Ayla KAYMAZ

Kıbrıs’ta bulunduğum yıllarda gerek olduğu konum, gerek manzarası, gerek atmosferik yapısıyla herkesi kendinde çeken bu manastır hakkında bizlerle paylaşılan bilgileri sizlere şu şekilde aktarmak istedim;

“Azizin kimliğine ilişkin bilgiler dini kitaplar ile rivayetlere dayanmaktadır. Bethsaydalı bir balıkçı olan Andreas, önceleri Vaftizci Yahya’nın (Aziz John’un) bir müridiydi. Sonraları İsa Peygamber’in çağrısı üzerine havariliğe çağrılan ilk kişi olması nedeniyle kendisine “İlk çağrılan” anlamına gelen “O PROTOKLİTOS” dini unvanı verilmiştir. Hıristiyanlığı yaymak için önce Anadolu’daki Bitinya ile Karadeniz kıyılarını, sonra da Makedonya ile Tesalya’yı içine alan uzun bir yolculuğa çıkar. En sonunda Pelepones Yarımadasındaki antik Patras kentine yerleşir. Seksen yaşındayken buradaki bir zeytin ağacına çakılmak suretiyle öldürülür.

Apostolos Andreas’ın Kıbrıs’a gelişiyle ilgili sayısız söylentiler bulunmaktadır. Bir söylentiye göre yıllık (geleneksel) “Hamsin Yortusu” ile Kilise Meclisi toplantısına katılmak için Kudüs’e giderken, bir gözü görmeyen bir kaptanın gemisine binmiş. Yolculuk sırasında geminin içme suyu tükenmiş. Şimdiki manastırın açıklarına gelince, bu noktadan karaya çıkılması halinde geminin içme suyu gereksiniminin oradaki kuyulardan sağlanabileceğini kaptana söylemiş. Karaya çıkanlar su kaynağını bularak geminin su gereksinimini karşılamışlar. Kaptan, getirilen sudan içince görmeyen gözü görmeye başlamış. Aziz’in bu hizmetine karşılık ona altın ve gümüş vererek onu ödüllendirmek istemiş. Ancak o bunu kabul etmemiş. Böylece yolcuların tümü de aziz tarafından vaftiz edilip Hıristiyan olmuşlar. Kaptan, ona duyduğu hürmet ve saygının bir ifadesi olarak, çok kıymetli bir ikonunu Kudüs’te satın alıp dönüş yolculuğunda su kaynaklarının yanına koymuş. Böylece bu noktadaki söylentilerin temeli de atılmış olur.

Sir Harry Luke’nin anlatımına göre Türkiye’deki Türkler ile Rumlar arasındaki nüfus değişiminden çok önce Alanya’da Maria Georgiou adlı dul bir Rum kadın ile Panteli adında oğlu yaşarmış. 1895 yılında Panteli 13 yaşındayken, kendini vaftiz eden ve aile dostları da olan komşu köydeki papazı ziyaret etmek için evden çıkmış, ancak onu bir daha gören olmamış. Panteli’nin esrarengiz bir şekilde kaybolması,  yolda giderken haydutlar tarafından kaçırılmış olabileceğine yorumlanmış. Böylece Maria oğlunu bulma ümidini yitirir. Yıllar birbirini kovalarken, 1912 yılının ilk aylarında rüyasına Apostolos Andreas girmiş. Oğlu hakkında bilgi edinmek istemesi halinde Kıbrıs’taki kilisesini ziyaret etmesini ondan istemiş. O da Mersin’den Larnaka’ya giden bir gemiye binmiş. Yolculuk sırasında geminin güvertesinde tanıştığı bir Mevlevi dervişle sohbet ederken ona kaçırılan oğlundan ve rüyasına girip bu yolculuğu yapmasına neden olan Apostolos Andreas’dan söz etmiş. Derviş konuyla yakından ilgilenmiş ve Maria’ya, kaybolan çocuğunun vücudunda belirgin herhangi bir izin bulunup bulunmadığını sormuş. Maria da ona, çocuğunun biri göğsünde, diğeri ise omzunda birer beninin bulunduğunu söylemiş. Bunun üzerine cübbesini açan Derviş, tarif edilen yerlerdeki benleri Maria’ya göstermiş. Derviş o anda başındaki deve kılından yapılmış kahve renkli uzun şapkasını denize atıp annesiyle kucaklaşmış.

Larnaka’ya ulaştıktan sonra hikâyeleri etrafa yayılmış. Panteli bir berberde sakallarını kestikten ve kilisede de yeniden vaftiz edildikten sonra annesiyle birlikte sağladığı eşeklerle Apostolos Andreas Manastırına gidip ona dua etmişler. Bu olayın ada geneline yayılması üzerine, manastır, Kıbrıs’ın en önemli ziyaret yerlerinden biri haline gelmiş.

Çok eskiden Manastıra ulaşım, katır, eşek ve öküz arabalarıyla, eşeklerin sırtında veya kafileler halinde yaya olarak gerçekleşmekteydi. Manastıra ulaşmak için yola çıkan kafilelerin köylerden geçişlerinde yolun kenarına dizilen köylüler onlara su ile yiyecek verirler, gülümdanlıklarla avuçlarına gülsuyu dökerler ve pişmiş toprak buhurdanlıklar içinde yaktıkları zeytin yapraklarıyla onları tütsülerlerdi. Hatta çok eskiden manastır açıklarından geçen gemilerden inen gemicilerin Apostolos Andreas’a dua edip adakta bulundukları bilgileri de edinilmektedir. “

Yolunuz bir gün Kıbrıs’a düşerse, Karpaz mutlaka listenize ekleyin. O devasa denizi nasıl yarıpta şu an orada olduğunuzu düşünüp şükür etmek; gözünüzü gönlünüzü doyurmak için harika bir sebep…

Selametle…

Yazarın Diğer Yazıları