
Aksa
Ayla KAYMAZ
Şimdi soluk almadan aksa şu gözyaşlarım aksa,
Biliyorum yeşermez o zeytinin dalları.
Doldursam gümüş renkli sinilere tüm özrümü, üzüntümü ve kahrımı,
Biliyorum aldırış etmezsin.
Hissediyorum ; döktü Kubbetü’s Sahra çinilerini, buza döndü mavi rengi,
Sarıp sarmalasam kefiye’me ,
Isınmazsın biliyorum,
Erimez buz tutmuş kırgın gönlün…
Ka’ak tütmüyordur bugün ocaklarda,
Dönseler de hurmaların kahve kızıla,
Toplasam tüm sabır meyvelerini,
Ümmete dikenlerini batıra kanata,
Barışmazsın biliyorum…
Bugün bir kez daha kilit vurdular,
Boyunlarında vuslat anahtarını taşıyanlar.
Bir kez daha vuruldular, kırıldılar, kovuldular.
Sığamadık bir kaftana!
Biliyorum gene yalnız kaldın, gene yetemedik ama yenilmedik.
Sen yenilmezsin, yıkılmazsın, vazgecmezsin.
Sen güçlüsün, gücün kendisinin.
Biliyorum sen yaşlı bir nenenin bostonun ucunda, bir cesur yüreğin itikâfında, bir minik çocuğun sapanının taşındasın.
Bükülsede boynun , eğilmezsin.
Motif motif, ilmek ilmek kırgınlık bezili olsa da her bir yanın ,
Hala tüm heybetiyle ayakta bütün duvarların…