Adalet Sessiz Midir?
Ayla KAYMAZ
Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay, vicdanları paramparça eden, gözyaşlarını kurutan türden. İki genç kızın kafası kesilip surlardan aşağı atıldı. Bu korkunç vahşet, toplumumuzda derin yaralar açarken, hepimize bir kez daha adalet sistemimizin caydırıcılığı üzerine düşünme sorumluluğu yüklüyor.
Bir anne olarak, bu olayın tarifsiz acısı ve dehşeti içinde boğuluyorum. O kızlar, bir zamanlar annelerinin kucağında sevgiyle büyütülen, hayalleri olan çocuklardı. Bir annenin, kızının kafasını, gözü önünde kendisine atıldığını görmesi nasıl bir ruhsal yıkıma sebep olur, nasıl bir acı yüklenir? Bu dehşeti yaşayan o anne, bundan sonra bir daha hayatı nasıl sürdürebilir? Böyle bir vahşeti, insanlığın hangi karanlık yüzü açıklayabilir?
Bu olay, sadece bir suç vakası değil, toplum olarak nereye sürüklendiğimizin en çarpıcı göstergelerinden biri. Türkiye’deki cezaların caydırıcı olmadığı, bu gibi canilerin sokaklarda serbestçe dolaştığı bir gerçek. Adaletin sessizliği, kadınlarımızı ve çocuklarımızı korumasız bırakıyor. Bu caniler, toplumun vicdanında açtıkları derin yaralarla hiçbir cezayı hak etmediklerini sanıyorlar. Oysa adaletin işlediğini görmemiz, en temel hakkımız.
Cezaların caydırıcılığının yetersizliği, her geçen gün toplumda daha fazla can yakıyor. İdam cezası tartışmaları bile gündeme geliyor, ancak asıl mesele şu ki: Biz nasıl bir düzen kurduk ki, bu kadar vahşi suçları işleyebilecek cesareti bulan insanlar ortaya çıkıyor? Kızların başlarını kesip annelerine atabilecek kadar insanlıktan çıkmış bu cani ve binlercesi adaletin karşısında en ağır şekilde cezalandırılmadıkça, toplum vicdanı bir nebze olsun rahatlamayacak. Ancak maalesef cezalar, ne böyle bir vahşetin önünü kesebiliyor, ne de bu suçları işleyecek kadar acımasız ruhları caydırabiliyor.
Bir anne olarak, bu olay beni derinden sarsıyor. Biz çocuklarımızı nasıl bir dünyaya emanet ediyoruz? Onları korumak için hangi adalet sistemine güveniyoruz? Her geçen gün, yeni bir kadın cinayeti, çocuk istismarı, vahşi suçlar duyuyoruz. Peki, adalet nerde? Biz adaleti, yalnızca suçun ardından ağlayan bir sessizlik olarak mı göreceğiz?
Türkiye’nin en acil meselelerinden biri, bu gibi vahşetlere karşı caydırıcı cezalar getirilmesi ve adaletin hızlı ve kararlı bir şekilde işlemesidir. Yasalar, toplumun güvenliğini sağlamak ve insan onurunu korumak için vardır. Ancak bugünkü durumda, yasaların canileri durduramadığı ve toplumu koruyamadığı ortada. Bir annenin gözleri önünde çocuğunun kafası kesilip atılıyorsa, yasalar iflas etmiştir!
Artık hayatlarımızı ve çocuklarımızı koruma zamanı. Adaletin sadece kağıt üzerinde kaldığı yetmedi mi?